Kutupların ve eksenin değişmesi

Kutupların ve eksenin değişmesi; ‘İlâhî Nizam ve Kâinat kitabı’nda tebliğ edilen, Güneş Sistemi’ne yaklaşmakta olan ‘misafir gezegen’in manyetik alanının Güneş Sistemi’nin manyetik alanı ile “direkt temas” hâline geçmesinden sonra başlayacak; 2059’u izleyen yıllardan birinde eksen eğiminin 36 dereceye gelmesiyle ve kutupların (coğrafi kutupların) “nihai safha noktaları”na (kuzeyde, “kuzey kutup dairesi” ile 100’üncü meridyenin kesiştiği nokta, güneyde ise “güney kutup dairesi” ile 80’inci meridyenin kesiştiği nokta) gelmesiyle tamamlanacak olan; Dünya ekseninin ve kutupların yer değiştirmesi olayıdır. (299, 300, 302, 304, 305)

Kutuplar ve eksen hakkında genel bilgi

Dünya gezegeni, Güneş etrafındaki yörüngesi (ekliptik düzlemi) üzerinde, bu yörünge düzlemine dikey bir eksen (ekliptik eksen) etrafında dönmemektedir; Dünya ekseni bu dikey eksene nazaran 23°27’ eğimli bir yönde bulunur ve Dünya, günlük dolanım hareketini bu yöndeki ekseni etrafında dönerek yapar. (298) Bu şartlar altında dönen Dünya’nın, ekseninin geçtiği farzedilen, yerleşik buzul kütlelerinin sürekli bulunduğu alt ve üstteki iki ucuna “kutuplar” adı verilir. (298) Dünya’nın ekseni üzerinde dönerken yaptığı hareketler, kutup noktalarında sıfırdır. (298) Bu da, ‘düalite prensibi’ne göre, Dünya cüzlerinin oluşturduğu zıt karakterdeki ‘manyetik alan’ kıymetlerinin, “değer farklanmaları” (Hareket kompleksleri, Düalite prensibi) sonucunda meydana gelen sayısız denge bozukluklarının, Dünya bütünü içinde kurdukları genel denge durumunun bir sonucudur. (298) Yüzyıllardan beri bu denge –az çok belirsiz sapmalar kaydetmiş olmakla beraber– bugün (1959 yılında) sabit bir hâlde bulunmaktadır. (298) Bu durumun sonucunda da, bugünkü coğrafî iklimler, mevsimler ve gece ve gündüzler meydana gelmiştir. (298) Kutuplar, küre yüzünde birbirinin antipotu olan noktalardır, yani iki yarıkürede birbirine tam karşı gelen noktalardır. (302)

Güneş sistemlerindeki manyetik alanlar üzerine genel bilgi

Bir güneş sisteminde (Güneş sistemleri), her kürenin kendisine özgü bir manyetik alanı vardır ki, her biri mensup bulunduğu madde cüzüne (küreye) ait ayrı bir karakter taşıyan bu alanlar, sistem içinde birbirleriyle çok sıkı temasları olduğu hâlde, asla birbirlerine karışmazlar ve bu yüzden, bir küreye ait herhangi bir madde cüzü, o kürenin manyetik alanını terk edip bir başka kürenin manyetik alanına girmez. (295) Fakat herhangi bir zorlamayla böyle bir hâl meydana gelirse, bu takdirde yeni bir manyetik alana girmek zorunda kalmış o cisim, girmiş olduğu yeni manyetik alanın mahiyetine uymak ve kendi mahiyetini köklü bir şekilde değiştirmek zorunda kalır. (295) İşte, bir sistem içindeki çeşitli kürelerin çeşitli manyetik alanları, kendi aralarında o sistemin genel bünyesinin icaplarına göre, böyle, karşılıklı olarak tesirleşir ve tam bir denge hâlinde bulunurlar. (295)

Sistem içindeki çekirdeğin (güneşin) ve onun etrafında dönen madde cüzlerinin, yani kürelerin yörüngelerinin şekilleri, uzunlukları, kısalıkları, eksen yönleri, kendi eksenleri etrafındaki dönüş ve yörüngelerindeki dolanımlarının hızları; hep o sistemin inkişafı sonucunda meydana gelecek hareketlerin durumlarıyla ve aralarındaki denge hâlleriyle belirlenir ki, bu hareketler de üst ‘tesirler’in kontrolleri altında, bu cüzler arasında cereyan eden karşılıklı tesirleşmelerle mümkün olur. (295) Bütün bunlar da sistemlerin inkişaf ve tekâmül derecelerine bağlıdır ve bu derecelere göre değişmelere mâruz kalırlar. (295) Yani bir sistemin madde cüzleri arasındaki tesirleşmelerin, şu veya bu tarzdaki hareketleri meydana getirecek şekillerde oluşu, o sistemin tekâmülü ile ilgili hâllere göre değişir. (295-296)

Özetle, bir çekirdek etrafında dönen çeşitli madde cüzleri olup, bu madde cüzlerinin her birinin birer manyetik alanı mevcuttur; bu manyetik alanlar arasındaki karşılıklı tesirleşmelerin durumları da o çekirdeğin ve etrafında dönen cüzlerin inkişaf derecelerine göre değişir; işte bu tesirleşmeler sonucunda kurulan denge hâllerinin bütünü bir “manyetik alanlar sentezi”ni meydana getirir ki, buna da güneş sisteminin manyetik alanlar sentezi denir. (296)

Güneş sistemlerindeki kürelerin inkılap olaylarında kullanılan tetikleyici dış etkiler

Bir güneş sistemindeki herhangi bir kürede meydana gelecek değişiklikler, o kürenin manyetik alanına yapılacak tesirlerle mümkün olur. (296) Yani bir kürede icap eden sayısız değişmeler; o kürenin manyetik alanına, sistemin güneşinden veya başka bir yerden gelecek ‘tesirler’le meydana gelir ki, bu tesirler de ‘vazife plânı’nın o sistemde vazifelenmiş varlıkları tarafından direkt veya endirekt olarak gönderilir. (296)

Fakat Güneş Sistemi’ndeki bir küre üzerinde eğer büyük bir inkılâp (İnkılap ve intikal devri) çapında değişimler icap ediyorsa, o zaman, o kürenin manyetik alanına daha ağır ve daha güçlü tesirlerin gönderilmesi lüzumu belirir: (296) işte ‘İlâhî Nizam ve Kâinat kitabı’nda Dünya’da meydana gelmesi kesinleştiği tebliğ edilen büyük inkılap olaylarını meydana getirmek üzere Güneş Sistemi’ne ulaşacak ilk güçlü tesir, Güneş Sistemi’mize çok uzak mesafelerde bulunan başka bir sistemin, yörüngesinden savrulan, Dünya’dan hemen hemen 400 defa daha büyük bir gezegeninin manyetik alanından gelecektir. (296) Misafir gezegen

Misafir gezegenin ilk 50 yıllık dönemdeki endirekt etkisi

Gezegen bugün (1959 yılında), Güneş Sistemi’nden henüz bir hayli uzaktadır. (299) Dolayısıyla manyetik alanı Güneş Sistemi’nin manyetik alanı ile henüz direkt temas hâlinde değildir (ilk direkt temas tarihi olarak 2009 ile 2019 yılları arası verilmekte). (299) Fakat Dünya’nın 400 katı olan bu gezegenin, yörüngesinden ayrılıp Güneş Sistemi’ne doğru ilerlemeye başladığı andan itibaren, Güneş Sistemi üzerinde endirekt (dolaylı) olarak bazı tesirleri olmaya başlamıştır. (299) Yani, gezegenin manyetik alanı, gezegenin bu yolculuğu sırasında bazı sistemlerin manyetik alanları ile temasta bulunmaktadır ki, bu sistemlerin manyetik alanlarının da Güneş Sistemi’nin manyetik alanıyla ilişkide olmasından dolayı, sistemimiz bu gezegenin tesirlerini şimdilik (1959 yılında) bu dolaylı yoldan (endirekt olarak) almaktadır. (299) Ancak, bu gezegenin henüz hem uzakta olması, hem de tesirinin vası talı yollardan gelmesi gelmesinden dolayı, Güneş Sistemi’ndeki sonuçları bugün (1959 yılında) pek zayıftır. (299)

Misafir gezegenin direkt etkisi

Fakat Güneş’e sürekli olarak yaklaşmakta olan bu gezegenin manyetik alanı, bundan (1959 yılından) hemen hemen 50, 60 yıl sonra (2009-2019 arasındaki bir yılda) Güneş Sistemi’nin manyetik alanı ile “direkt temas” hâline gelmiş bulunacaktır. (299) Bu durum oluştuğunda, gezegenin çok ağır ve yoğun manyetik alanı, Güneş’in manyetik alanı üzerine güçlü bir baskı tesirinde bulunacaktır. (299) Tüm gezegenleriyle bir bütün olan Güneş Sistemi’nin aldığı bu ağır tesir, sistemin gezegenleri üzerinde, daha doğrusu onların manyetik alanları üzerinde çeşitli reaksiyonlar (tepkiler) ortaya çıkaracaktır. (299)

Misafir gezegenden gelen tesir, çok kaba ve ağırdır. (299) Güneş Sistemi’nin en ileri küresi olan Dünya’nın ince ve kompleks (karmaşık) manyetik alanı ile bu gezegenin kaba manyetik alanı arasında büyük bir kaynaşmazlık mevcut olduğundan, gezegenden Güneş Sistemi’ne gelen tesirin en şiddetli, sarsıcı sonuçları ve reaksiyonları (tepkileri) Dünya küresinde görülecektir. (299)

Bu hâlin sonucu olarak, gezegenin bu kaba manyetik alanının tazyiki (basıncı, baskısı) altında, Dünya’nın bugün (1959 yılında) sabit bulunan ve yörüngesine (ekliptik düzlemine) dikey durumdan (ekliptik eksenden) yaklaşık 23 derecelik (23°27’) açı farkı olan ekseninin bu açı farkı ya da eğimi tedricen 13 derece daha artacak ve eğim, 2059’u izleyen yıllardan birinde 36 dereceye ulaşacaktır. (299, 304, 302) Bir başka deyişle, kutuplar yer değiştirmiş olacaktır ki, kutupların ilk kayma hareketi, misafir gezegenin Güneş Sistemi’ne gelecek ilk direkt tesirleriyle (2009-2019 arasında) başlayacaktır. (299) Üstteki “tazyik” ifadesi kaba mânâda ele alınmamalıdır; yani burada, dışarıdan gelen bir itilişle Dünya çarpılacak veya eğilecekmiş gibi düşünülmemelidir. (300)

Bu şöyle açıklanabilir:

Kendi ekseni etrafında dönen bir küre, kutuplar denilen iki sabit noktayı birbirine birleştiren, eksen denilen bir doğru etrafında döner. (300) Buradaki kutup noktalarının oluşması, kürenin bünyesindeki ve manyetik alanındaki zıt değerlerin, yani hareketlerin oluşturduğu denge toplamlarının sonucudur. (300) Kutuplardaki hareketler sıfırdır. (300) Buna karşılık, hareketlerin en fazla olduğu yer, kürenin iki kutbu arasındaki mesafenin tam ortasından geçen, ekvator denilen kuşaktır. (300) Hareketin ekvatordaki azamî, kutuplardaki asgarî hızları arasındaki oran –üstte belirtildiği gibi– küredeki hareket dengeleri toplamının sonucu ve tezahürüdür. (300) Dolayısıyla küre dahilinde herhangi bir nedenden, bu dengelerde bozulma ve değişme ortaya çıkarsa o zaman sıfır noktaları, diğer deyişle kutup noktaları yerlerini değiştirebilirler. (300) Yani eski yerlerine nazaran kutuplar –denge değişmesi derecesinin şiddetine göre– küre üzerinde az veya çok olmak üzere, öne, arkaya, sağa, sola doğru kayabilirler. (300) Denge prensibi gereğince, ekvator da derhal ona göre yerini değiştirir, yeni kutuplara uygun olacak şekilde yerini alır. (300) Bu konumun (vaziyetin) meydana gelmesi demek, aynı zamanda, dönüş yönünün farklılaşması demektir; yani kürenin, eski ekseni etrafındaki dönüş yönünden ayrılıp, yeni kutuplar arasında oluşan eksen etrafında, öncekine nazaran değişik bir yönde dönmeye başlaması demektir (Çünkü kutupların yeri değiştiğinden, o iki noktadan geçen doğrunun istikameti de değişmiştir). (300) İşte Dünya küresinde olacak şey de bunun aynısıdır. (300)

Yerküre’nin bünyesindeki dengenin bozulmasının zincirleme sonuçları

Dışarıdaki gezegenden gelerek, Dünya’nın manyetik alanına, oradan da bünyesine geçecek tesirler, kürenin dahilî hareketleri (bünyesindeki hareket dengeleri toplamı) üzerine etki ederek hareketlerin ilk dengesini bozacaktır. (300) Hareket kompleksleri. Bu denge bozulduktan sonra meydana gelecek denge değişmeleri de; dünyada vuku bulmaya (olmaya) başlayacak yeni durumlar yani yeni hareketler sonucunda, –zincirleme değer farklanması mekanizmasına göre– denge tam kurulma derecesini buluncaya kadar (kurulacak yeni denge kuruluncaya kadar) sürecektir. (300) Bunun sonucu olarak da Dünya’nın bilinen yerlerdeki kuzey ve güney kutupları yerlerinden oynayacaktır: (300) Çünkü kutuplar üstte açıklandığı gibi kürenin genel dengesinin sonucudur. (300-301)

Misafir gezegenin ilk tesiriyle, Dünya’nın ilk dengesi bozulduktan sonraki denge durumlarının değişmesi; Dünya cüzlerinin hareketleri arasında birbirini izleyecek zincirleme “değer farklanmaları”yla tam dengenin kurulacağı âna kadar devam edecektir. (303) Hareket kompleksleri, Düalite prensibi

Bu da şöyle olacaktır:

İlk dengenin bozuluşundan sonra, şimdiki kutuplar ısınmaya başlayacaktır. (303) Bunun sonucu olarak denizler üzerinde bulunan eski kuzey kutbundaki (kutupların geleceği yeni konumlara göre eski denilen şimdiki kuzey kutbundaki) buzların yanısıra, karalar üzerinde bulunan eski güney kutbundaki buzlar da oraların ısınması yüzünden eriyecektir (tedricen eriyecektir). (303) Kuzey kutbunun buzlarının erimesiyle, oradaki denizlerin hacmi küçülecektir (suyun hacminin buzunkinden daha az olmasının sonucunda küçülecektir). (303) Buna karşılık güney kutbundaki karalar üzerinde bulunan buzların erimesiyle muazzam su kütleleri denize dökülecek ve bu suretle Güney Okyanusu’ndaki suların hacmi ise aksine artacaktır. (303) Böylece iki kutup çevresinde bulunan denizlerde oluşacak dengesizlik sonucunda, güneyden kuzeye doğru büyük bir su akımı başlayacaktır ki, bu hâl dünyanın manyetik alanı üzerinde yeni, fakat misafir gezegenin yapmış olduğu etkiden daha güçlü etkiler yapmaya başlayacak, dünyanın manyetik denge hatlarının daha fazla değişmesine neden olacaktır. (303)

Bunların da diğer hareketlere yol açması suretiyle, kutuplar, üstte belirtilen noktalara, artık dıştan gelen bir etkiyle değil, o etki sonrasında, Yerküre’nin zincirleme değer farklanması mekanizmasıyla meydana gelecek denge değişmeleri sonucundaki etkilerle yaklaşmaya başlayacaktır. (303) Yani kutupların yer değiştirmeye başlamasına neden olan ilk etki, misafir gezegenden gelecek, fakat ondan sonra bu işi tamamlayacak olan etki ise, Yerküre’nin bizzat kendi bünyesindeki hareketlerin, değer farklanması mekanizmasıyla sürecektir. (304)

Gezegenden gelen tesirle, Dünya’nın “hareket dengeleri toplamı”nın bozulması sonucunda, kuzey kutbu Rusya tarafında güneye doğru kayacak, güney kutbu da Güney Amerika’nın burnu yönünde kuzeye doğru yükselecektir. (302) Kürenin eksen yönü de, kutupların değişmekte olan yerlerini izleyerek, eski eksenin yönüne nazaran değişmeye başlayacak ve kutuplar nihai konumlarını alana dek değişecektir. (301)

Kısaca Dünya’nın manyetik alanlarının bozulan dengeleri icabı olarak, alacağı yeni dönüş tarzlarına göre yeni kutup noktaları oluşacak ve eksenler de ona göre belirecektir. (302) Bu yeni kutup noktaları da şunlar olacaktır: Kayma hareketinin sonunda kuzey kutbu, bugünkü kuzey kutup dairesi ile 100’üncü meridyenin kesiştiği nokta üzerine gelecek, güney kutbu ise Güney Amerika’nın burnu yönüne doğru yükselerek, bugünkü güney kutup dairesi ile 80’inci meridyenin birleştiği nokta üzerine gelecektir. (302) Kutuplar, gezegenin manyetik alanının Güneş Sistemi’nin manyetik alanıyla ilk direkt temasa geçtiği anda kayma hareketine başlayacak olmakla birlikte, kutupların bu nihai konumlara gelmeleri, yani kayma hareketinin tamamlanışı ancak nihai safhada (2059’u izleyen yıllardan birinde) olacaktır. (302-303, 304)

Kayma hareketi tamamlandığında, Dünya daima kutuplar arasındaki ekseni etrafında döndüğünden ve bu yeni eksen öncekine nazaran daha eğik olacağından, bir başka deyişle, eski ekvatoruna biraz daha yatık duruma gelmiş olacağından, Dünya’nın bu değişmiş durumu da öncekine nazaran biraz daha yatmış hâlde olacak ve dönüş yönü de doğal olarak, eksenin bu değişen eğimine göre öncekinden farklı olacaktır. (301, 302) Yavaş yavaş eğilerek son hâline gelmiş yeni eksenin Dünya yörüngesine (ekliptik düzlemine) dikey durumdan (ekliptik eksenden) eğim derecesi, eski eksenin eğim derecesine oranla fazlalaşmış bulunacak ve bu fazlalık da 13 derecelik bir açı değerinde olduğundan, yeni eğim derecesi 36 derece olacaktır (23°+13°=36°). (299, 304, 302) Kutupların yer değiştirmesiyle birlikte doğal olarak kürenin ekvatoru da yer değiştirmiş olacak ve bu arada tüm enlem ve boylamlar da değişmiş olacaktır. (300-301, 302) Kutup noktaları bu nihai duruma yaklaştığı sıralarda dönencelerde de şu değişmeler olacaktır: Yengeç Dönencesi, Dünya’nın Güneş’e karşı ekseninin yeni durumuna göre, yeni ekvatordan 36 enlem derecesi kuzeyde (yeni ekvatorun 36 derece kuzeyinden geçecek enlemde), Oğlak Dönencesi ise yine aynı şekilde, ekvatordan 36 enlem derecesi güneyde (yeni ekvatorun 36 derece güneyinden geçecek enlemde) bulunacaktır. (304)

Kuzey ve güney kutuplarının bu noktalara kayması ilk zamanlarda çok yavaş olacaktır. (303, 299) Misafir gezegenin bu şekilde ortaya çıkacak ilk tesiri 50 yıl sonra (2009’da veya 2010’lu yıllarda) belirsiz olarak başlayacak, sonraki 50 yıl boyunca (2009-2059 arasında) çok yavaş olarak devam edecektir. (303, 299)İnkılap ve intikal devri

Kıyamet zamanı: Yeri değişmiş kutupların birbirinin yerini alması

Kutuplar kayma hareketi sonunda üstte belirtilmiş olan nihai safha noktalarına geldiğinde Dünya’nın dengesi birdenbire tümüyle bozulacak ve Dünya küresi yarım dairelik bir dönüşle kısa bir zamanda (birkaç günde) tepesi üstü gelecektir; yani kuzey kutbu, güney kutbunun yerine gelecek ve güney kutbu da kuzey kutbunun yerine çıkacaktır. (304) Fakat bu değişmeyi, kürenin çarpılması şeklinde düşünmemek gerekir; bu, iki kutbun hızla yer değiştirerek birbirlerinin yerini alması tarzında olacaktır. (304)

Dünya, yarım dairelik bir eğri çizerek tepesi üstü gelince, yeni dünya ekseni de doğal olarak dünyanın yeni kurulmuş dengesinden doğan dönüş durumuna göre yeni bir yön (bu kez eğim derecesi meçhul olan yeni bir yön) almış olacaktır. (304, 305) Dünyanın nihai safhasındaki olaylar, yani dünyanın batış anları ve kıyamet; işte kutupların nihai safha noktalarına geldiği andan itibaren birdenbire başlayacak, birkaç gün devam edecek ve nihayet birkaç saat içinde tamamlanacak olan, kutupların birbirinin yerini almaları sırasındaki, yani kuzey kutbunun güneye kayarak güney kutbunun yerini alması ve buna karşılık güney kutbunun da kuzey kutbunun yerine çıkması sırasındaki (diğer deyişle Dünya küresinin tepesi üstü gelmesi sırasındaki) büyük denge bozukluklarına tekabül edecektir (denge bozuklukları esnasında olacaktır). (304-305)

Kutuplar altüst olduktan sonra, kıtalar artık batmış bulunacağından ve ortada eski coğrafî durumlara ait hiçbir oluşum kalmayacağından, bu yeni kutupların kurulacağı noktaların artık eski ülkeler ve coğrafî durumlarla kıyas edilmesi sözkonusu değildir. (305) Yeni doğacak dünyanın da –eksen eğimi ne olursa olsun– yine bugünkü gibi bir kuzey, bir de güney kutbu mevcut olacak ve geçmiş devreye ait kutupları ise bütün coğrafî oluşumlarıyla birlikte, ebediyen unutulan bir maziye karışmış bulunacaktır. (305)

İnkılap ve intikal devri

Misafir gezegen

Yeni Dünya devresi

Manyetik alan

Güneş sistemleri

Mu devresi