Otomatik irtibat; medyomun bedensiz bir varlıkla kurduğu iki irtibat şeklinden biri olup, ‘şuur merkezi’ndeki “idrak molekül grupları” uyarılmadığından, medyomun idrakli bulunmadığı, yani tesirde içerilen mânâların medyomun idrakine yansımaksızın aktarıldığı, medyomun olup bitenin farkında olmadığı, yaptığı işlerden haberdar bulunmadığı irtibat şeklidir. (151, 152, 153, 156) Otomatik irtibat, irtibata geçilen varlığın veya medyomun düzeyi ile ilgili bir husus değildir; ‘kontrollü irtibat’larda da, kontrolün bulunmadığı alelâde irtibatlarda da, basit bir varlıkla kurulan geri irtibatlarda da sözkonusu olabilir. (152, 155, 156)
Tebliğ verilirken şuur merkezinin onamasından geçiş şartı
Beyne gelen her vibrasyonun muhakkak surette ya doğrudan doğruya veya diğer kanallardan şuur merkezine yansıması şarttır. (154) Çünkü varlık, insan bedenine şuur merkeziyle bağlı bulunmakta olduğundan, bütün beyni (Beyin), sinir sistemini ve dolayısıyla bedeni idare eden merkez, şuur merkezidir. (154) Dolayısıyla onun onamasından geçmedikten sonra organizmada hiçbir iş yapılamaz. (154) Aksi hâlde, yani ‘şuur’a müracaat edilmeden her gelen tesir, beyin merkezlerini doğrudan doğruya kullanmaya kalkışsaydı, bu hâl, sadece varlığın özgürlüğüne tecavüz etmiş olmakla kalmayıp, aynı zamanda bir bütün olan organizmanın bütünlüğünü bozup dağıtmak gibi, icaplara uymayan bir durum meydana getirmiş ve nizam bozulmuş olurdu ki, kâinatımızda ‘İlâhî Nizam’ı bozmaya hiçbir kudret muktedir değildir. (154-155) Dolayısıyla organizmada şu veya bu faaliyeti yapmak isteyen her dış tesirin muhakkak surette, organizmanın bütünlüğünü bozmadan hareket etmesi gerekir. (155) Bunun için de, organizmaya giren her tesirin şuurun onamasından geçmesi şarttır. (155) Dolayısıyla dışarıdan gönderilen ve organizma tarafından icra olunan tesirler, idrak edilsin veya edilmesin, muhakkak surette şuur merkezinin onamasından geçmiş bulunurlar. (155)
Tebliğ alınışında otomatiklik ve idraklilik
Şuur merkezi çok karmaşık bir yapıya sahiptir; çeşitli frekanslara sahip atom kombinezonlarından kurulu, gruplar hâlinde bulunan moleküllerden oluşmuştur. (151) Bu molekül gruplarının bir kısmı idrake mahsus, yani idrakle ilgili vibrasyonlara mahsus gruplardır. (151) Bir başka kısmı ise idrakle ilgili olmayıp, idareye mahsus, yani şuur merkezinin sadece diğer merkezleri idare etmesini sağlayıcı vibrasyonlara mahsus gruplardır. (151)
İşte şuur vasıtasıyla bazı merkezlere yaptırılacak işlerde eğer medyomda o işlere ilişkin idrakin oluşmaması isteniyorsa, o zaman şuur merkezine gelen tesirlerin frekansları şuurun idrakle ilgili kısımlarını, yani şuur merkezindeki idrâkle ilgili molekül gruplarını uyarıcı, harekete geçirici mahiyette olmayıp, ancak idare işleriyle ilgili molekül gruplarını uyarıcı mahiyette olurlar. (151, 152, 155) O zaman şuur merkezi de sadece, ilgili beyin merkezlerine gelen vibrasyonların mânâlarına göre, o merkezlerin harekete geçmelerini sağlayacak şekilde hareket eder; fakat “idrak merkezi” faaliyette olmadığı için de insan, o işin idrakinde olamaz. (152) Yani şuur merkezi –insan idraki olmaksızın– kendisine gelen tesirler altında, icra merkezlerine o işin yapılması hakkında “yap” ya da “yapma” şeklinde gereken emirleri verir ve böylece o merkezler de bu emirlere göre, tesirleri kendi tebliğ vasıtalarına (söze, yazıya vs.) çevirerek çevreye yansıtırlar. (155) Böylece bedensiz varlıktan gelen tesirler, gereken işleri, ilgili merkezlere –“insan idraki”ne çarpmaksızın– şuur merkezi vasıtasıyla yaptırtmakla sonuçlanmış olurlar. (155) Otomatik irtibat budur; otomatik medyomlukla ya da otomatik faaliyetle tebliğin (otomatik tebliğin) alınışı bu yolla olur. (152, 157)
Fakat eğer şuur merkezindeki bütün gruplar, yani idrak molekülleri grupları da uyarılmışsa, o zaman şuur hem yönetme işini yapar, hem de yaptığından haberdar olur, yani medyom ne yaptığının farkında da olur. (152) Bu takdirde de irtibatın adı ‘idrakli irtibat’ olur. (152)
İrtibatlarda bazen medyomun geçmiş hayatlarına ait malzemelerin de kullanı lması gerekebilir; bu durumda, konuşma merkezinde canlanması istenilen, şuuraltından gelecek imajlara ilişkin izlenimler, eğer şuuraltından alınırken idrake yansıtılacak durumda değilseler, bu vibrasyonlar idrak molekülleriyle ilgili hücreleri harekete geçirici mahiyette olmazlar ve insan bunların idrâkine varamaz. (153) Bu takdirde yine otomatik irtibat sözkonusu olur. (153) Her beyin merkezi daima şuur merkezinin idaresi ve emri altında bulunduğ undan, şuur merkezi, gelen vibrasyonlar kendisinde idrak moleküllerini uyandırsa da, uyandırmasa da, o vibrasyonlara uyarak, gereken merkezlere gereken emirleri, mesela konuşma merkezine konuşmayla ilgili emirleri gönderir. (153) Gelen tesirler taşıdıkları mânâlarla ilgili izlenimleri şuur merkezindeki idrak hücrelerinde uyandıracak mahiyette oldukları takdirde, yani şuur merkezinin idrak moleküllerinin frekanslarına uygun ve onları harekete geçirici durumda bulundukları takdirde medyom yaptığı işi bilerek faaliyete geçer. (153) Tebliğlerin çoğunda bu faaliyet idrakli olarak cereyan eder, yani idrâkli irtibat sözkonusudur. (153)
Tebliğlerin otomatik olarak verilmesinin ve diğer otomatik irtibatların nedenleri
Tebliğlerin otomatik olarak verilmesinin çeşitli nedenleri vardır. (156) Mesela yüksek bir varlık, vereceği tebliğin bazı mânâlarını medyomdan saklamak isteyebilir. (156) O zaman tesirlerini şuur merkezine, o merkezdeki idrak hücrelerine (idrak molekül gruplarıyla ilgili hücrelere) dokunmadan gönderir; şuur merkezi de tebliğin mânâsını anlamadan, onu otomatik olarak onar ve ona göre konuşma merkezine hareket etme emrini verir. (156)
İrtibat sırasında şuurda oluşan izlenimler esas olarak şuurdışındaki bilgilerden gelir ve özellikle trans hâlinde şuur daima şuurdışıyla irtibat hâlindedir. (156) İzlenimlerin şuurda uyandırılmamaları demek, şuurdışından merkezlere sevk edilecek bilgilerin, o merkezlere, –şuurun nicel değerlerini harekete geçirerek şuurda uyanmalarına neden olacak bir değer derecesine çıkarılmaksızın– sevk edilmeleri demektir. (156) Eğer bu değerler şuurdaki (yani şuuru ifade eden şuur merkezindeki) idrak moleküllerine yeterli derecede gönderilirse orada meydana gelen hareketlerle izlenimler uyanmaya ve şuur da idrakli olarak hareket etmeye başlar. (156)
Yine, bazı geri irtibatlarda, basit bir varlık, şuur merkezinde bu izlenimlerin doğup doğmaması kaydını hiç umursamaksızın, kendisi de otomatikman hareket eder ve şuurdan (irtibat kurduğu insanın şuurundan) sadece, merkezlerde istediği tesiri meydana getirmesini bekler. (156) Dolayısıyla şuurda yine gönderilen tesirlerin ifade ettiği mânâlara ait izlenimler uyanmaz ve şuur otomatikman (otomatik olarak) hareket eder. (156)
Bazen de medyomun bünyesi ve şuur merkezinin durumu, izlenimlerin, gelen tesirlerle şuur merkezinde doğmasına müsait olmaz; şuur merkezi, şuurda doğan, yapılması gereken işlere ilişkin izlenimle, sadece ilgili merkezlere emir verir ve işleri onlara yaptırtır. (157) Bazen de gelen tesirler bu izlenimleri uyandıracak durumda olmayabilirler. (157)
Kısaca bunlar gibi bir sürü nedenle, bazen gelen tesirlerin mânâlarına ait izlenimler şuurda uyandırılmaksızın, şuur merkezi sadece yapılmaları hakkındaki izlenimlerle çalışır ki, bu gibi hâllerde hep otomatik medyomluk karakteri meydana çıkar. (157) Kuşkusuz bütün bu hâller yüksek icaplara ve zaruretlere göre üstün varlıkların kontrolü altında cereyan eder; keyfî ve rastgele hiçbir şey yoktur. (157)
Otomatik irtibat sözkonusu olsa da öz varlığın idrak etmesi
Sonuç olarak, medyomlukta, dışarıdan beyne gelen ve icra merkezleri tarafı ndan yapılmaları için muhakkak surette şuur merkezinin emirlerini bekleyen tesirler, şuur merkezini oluşturan molekül gruplarından idrak molekül gruplarıyla ilgili idrak hücrelerini, icaplara bağlı olarak, ya ilgilendirir ya da ilgilendirmezler: ilgilendirirlerse, şuur merkezi diğer merkezler üzerindeki faaliyetini idrakli olarak yapar. (155, 156, 153) İlgilendirmezlerse, şuur merkezi idarecilik vazifesini yine aynı şekilde görmekle birlikte, yaptığı işlerden insan hâliyle haberdar olmaz. (156)
Fakat medyom, insan hâliyle haberdar olmasa ve yaptığı işleri bilmese de, aslında onun varlığı şuurüstü yoluyla, kendi idrakiyle olup bitenden haberdardır ve şuur merkezini de zaten bu idrakiyle idare etmektedir. (156) Beyindeki şuur merkezinin idrak hücrelerinde idrakin oluşmamış bulunması, şuur merkezine gelen tesirlerin ‘öz varlık’ta da idrak edilemediği anlamına gelmez. (155) Medyomun irtibat sırasındaki sözkonusu idraki, yalnızca insan beynine ait, daha doğrusu insana ait bir idraktir; bu idraki öz varlıkta oluşan idrâkle, yani öz varlığın idrakiyle karıştırmamak gerekir. (155, 156) İlk maddi idrak. Dolayısıyla otomatik olan olaylar da, yani şuur merkezindeki idrak moleküllerine çarpmadıklarından insan için meçhul kalan olaylar da öz varlıkça idrak edilmiş bulunurlar. (155)

