Beyin merkezleri; ‘şuur merkezi’nin idaresi ve emri altında bulunan; ‘öz varlık’tan beyne gelen tesirlerin şuur merkezinden itibaren dağıtıldığı; şuur merkezinden gelen bu tesirleri tesir ettikleri ‘sinir istasyonları’na aktaran; aynı zamanda çevreden gelen, sinir istasyonları yoluyla aktarılan tesirleri de şuur merkezine yansıtan; moleküler titreşim frekansları tesirlerle artabilen beyin lokalleridir. (88, 139, 140, 153, 142, 149, 138)
Beyin merkezlerinin fonksiyonları
Görme merkezi, işitme merkezi gibi beynin her merkezi daima şuur merkezinin idaresi ve emri altında bulunduğundan, ondan emir gelmedikçe hiçbir merkez faaliyete geçemez. (153) ‘Beyin’de aşağı yukarı 90-100 merkez vardır. (139) Bunların da vücutta belirli fonksiyonları olan 900-1000 tane tâli merkezi, yani istasyonu mevcuttur. (139) ‘Şuur-ötesi’nden gelen tesirler, varlığın beyin hücrelerinin manyetik kanalına doğrudan doğruya bağlı bulunan sahaya inerler; beynin şuur merkezinden bu merkezlerine, oradan da –ihtiyaçlara göre– lüzumlu olan yerlerde kullanılmak üzere tâli merkezlere, yani sinir istasyonlarına dağılırlar. (139, 88) Şuur merkezi diğer merkezleri ve onlar da bu tâli merkezleri idare ederler. (139) Böylece varlığın bedene olan hâkimiyeti, şuur merkezinden itibaren derece derece birbirine tesir eden merkezler ve istasyonlar vasıtasıyla sağlanır. (139- 140) Organizmaya dağılan tesirler, ayrı ayrı fonksiyonlar görse de, kaynakları birdir ve daima birbirleriyle ilişkileri mevcuttur. (88)
Beyin merkezlerinin hücrelerindeki molekül gruplarının titreşim frekansları
Bu merkezlerin moleküllerinin titreşim frekansları gelen tesirlerle artabilmektedir. (149) Beyne gelen tesirlerin, beyin merkezlerini oluşturan moleküllerin hareketlerini arttırmaları bir kuraldır. (149) Bu moleküllerin olağan titreşim frekanslarının yükselmeleri de, kabiliyet ve kudretlerinin o oranda artmış olmaları anlamına gelir. (149) İşte medyomlara tesir gönderen varlıklar da, onların faaliyetlerini, kullanmak istedikleri bu merkezlerdeki hareketleri ya doğrudan doğruya veya ‘şuur’ kanalıyla arttırmak suretiyle, istedikleri şekilde idare ederler. (138)
Beyin merkezlerinin uyku ve uyanıklık hallerindeki durumu
İnsanın “uyanıklık” denilen hâlinde, şuur, bir taraftan varlık ile irtibat hâlindedir; diğer taraftan da, merkezler ile irtibat hâlinde olup, onlar vasıtasıyla çevreden gelen tesirleri aldığından, çevresi ile irtibat hâlindedir. (143) Böylece, bu haldeyken, gerek yukarıdan, yani şuurötesinden, gerekse aşağıdan, yani dünyadan tesirler alır. (143)
Uyku hâlinde ise bazı beyin merkezlerinin ve şuurun dış âlem ile ilişkileri kesilir; şuur da dahil olmak üzere, bu merkezler, şuurdışına bağlanırlar ve ilgileri artık dünyaya değil, şuur-ötesine yönelir. (143, 146, 150) Buna ‘merkezlerin kendi içine dönmesi’ denilir. (143) Dış âleme karşı o an için hassas olmayan bu merkezlerin böyle içe dönmeleri, uyku hâli denilen durumu meydana getirir. (143) Faaliyetleri dışa değil, içe dönmüştür. (144) Uyku sırasında dış âleme, dünyaya karşı hareketsiz ve pasif olmalarına karşın, şuur-ötesine karşı hareketli ve aktif duruma geçen bu merkezler, aslında o sırada içeride önemli işler başarmaktadırlar. (143, 144) O sıradaki bütün meşguliyetleri günlük (o gün boyunca karşılaşılmış) olayları şuurdışına devretmek işlemidir. (144) Şuur ve ilgili merkezler o sırada dış âlemin bağlarından uzak bulunduklarından, içerideki işlemleri rahatlıkla yaparlar.
‘Trans’, uzun bir ‘tebliğ’in akışı sırasında çevreden gelen tesirleri ortadan kaldırmak için, beyin merkezlerinin, uykuya yakın bir durumla, çevreye karşı hareketlerini azaltmak maksadıyla meydana getirilmiş bir hâldir. (159)

