Kontrollü irtibat

Kontrollü irtibat; yüksek vazifeli bir varlığın bir “vazife medyomu”yla irtibatının olduğu; gönderilen tesirin medyomca insanlara aktarılacak mânâlarının orijinalliğinin bozulmadan icra ya da ifade edilebilmesi için, medyomun onları icra ya da ifade etmesinden (konuşmasından veya yazmasından) önce kontrole tâbi tutulduğu; entüvitif medyomluğun (Entüvitif medyomluk) en yüksek şekli olan irtibattır. (149, 150, 151, 152, 153)

Tesirin inişi ve medyomdaki işleyişi

Kontrollü irtibatta, önce, yüksek vazifeli bir varlıktan kalkan ve belirli mânâ ve izlenimleri medyomda uyandırabilecek titreşimleri içeren bir tesir, bu iş için seçilmiş medyoma doğru ilerlemeye başlar. (149) Bir sürü ‘transformatör istasyon’dan geçtikten sonra medyomun varlığının ‘şuurüstü’ ile irtibata geçer. (149) Şuurüstüne inen bu tesirler; oradan ‘şuurdışı’ kanalıyla, medyomun hangi melekesinin veya fonksiyonunun kullanılması gerekiyorsa, o melekeyi veya o fonksiyonu idare eden merkeze, yani o tesirleri çevreye nakledecek organların tâbi bulunduğu ‘beyin merkezi’ne, mesela konuşma merkezine –‘şuur merkezi’ne de yansıyarak– gönderilirler. (149, 153)

Beyne gelen tesirler kural olarak, daima beyin merkezlerini oluşturan moleküllerin hareketlerini arttırırlar. (149) Onların olağan titreşim frekanslarını yükseltirler ki, bu da onların kabiliyet ve kudretlerinin o oranda artmış olması demektir. (149)

Medyomun gelen vibrasyonları çevreye konuşarak aktarması gerekiyorsa, şuurüstündeki tesirler şuurdışı kanalıyla doğruca, konuşmayla ilgili beyin merkezine gelir ve onu faaliyete sokarlar. (149) Bu tesirler ilgili merkezlerde uyandırılacak izlenimlere göre ayarlanmıştır. (149-150)

Beyne giren her tesirin ya doğrudan doğruya veya başka yollardan muhakkak şuur merkezine yansıması şart olduğundan, tesirler şuurüstünden konuşma merkezine gelirken şuur merkezine de geçerek gelirler. (150) Şuura geçen tesirler şuuru ifade eden merkezi (şuur merkezini), oradaki (o merkezdeki) moleküllerin titreşim frekanslarını arttırarak –tesirin içeriğindeki maksatlara göre– faaliyete sevk ederler. (150)

Kontrol mekanizmasının işleyişi

Fakat medyom hemen konuşarak tesiri sözle ifade etmez; tesirleri alan şuur onları kontrol için şuurdışı kanalıyla tekrar şuurüstüne gönderir. (150) Tesirlerin burada şuurüstüne gönderilmesindeki gaye, onların ilgili beyin merkezine “tam gelip gelmediği”nin kontrolünün yapılmasıdır. (150) ‘Varlık’ bunu kontrol eder. (150) Aslında, bu kontrolü yapan “medyomun varlığı” olmayıp, o tesiri gönderen vazifeli varlıktır; ama sanki bunu medyomun varlığı yapıyormuş gibi görünür. (150)

Kontrol sonucunda, tesirin konuşma merkezine giden hâlinin doğru veya yanlış olduğuna dair hüküm verildikten sonra, bu hüküm tekrar aşağıya, yani şuurdışı kanalıyla şuura gelir. (150) ‘Şuur’, hükmün doğruluğuna veya yanlışlığına göre hâkimiyeti altında bulunan beyin merkezine (mesela konuşma merkezine) onun yapılmasını veya yapılmamasını emreder. (150) Merkez ancak bu emri aldıktan sonra harekete geçer; eğer “yap” diye emir almışsa, lüzumlu organlara tesir ederek medyomu konuşturur. (150)

Tesir, şuurüstünden konuşma merkezine geldikten sonra tekrar varlığın kontrolünden geçmedikçe söz hâlinde dışarı yansıtılmayacağından, merkez, kontrolün sonucuna kadar harekete geçmez. (150) Konuşma merkezi bütün bu işlemler olup bitene kadar bekliyormuş gibi görünüyorsa da, aslında bekleme diye bir şey yoktur: (150) Çünkü tesirin konuşma merkezinden konuşma organlarına geçmesi için lüzumlu işlemlerin tamamlanması (konuş emrinin konuşma merkezinden konuşma organına iletilerek konuşmanın gerçekleşmesi) birkaç saniye sürecektir. (150) Oysa tesirin şuurdan, şuurdışı kanalıyla şuurüstüne gidip kontrolden geçtikten sonra tekrar şuura dönmesi ve oradan da “yap” emrinin konuşma merkezine gitmesi ancak saniyenin onda biri kadar kısa bir zamanda olup biter. (150-151) Dolayısıyla konuşma merkezinin, kontrol sonucunu uzun zaman beklemesi diye bir şey sözkonusu değildir; tesir daha konuşma merkezine gelirken, üstte açıklanan yollardan kontrolü yapılıp bitmiş durumdadır. (151)

Üst tesirlerle görülen ‘rüyalar’ın mekanizması ile böyle yüksek irtibatları n mekanizması arasında büyük bir fark yoktur. (151) Aradaki fark, sadece, burada sürecin daha canlı oluşu ve kontrol mekanizmasından geçişidir. (151)

Vazife medyomu olmayan medyomların irtibatlarında, bir başka deyişle mâşerî plânlarla ilgili çok büyük hareketlerin meydana getirilmesiyle ilgili olmayıp, ancak fertlerin veya küçük toplulukların tekâmülleri için, kurulan “alelâde irtibatlar”da ise bu kontrol mekanizması mevcut değildir. (152, 160) Yani varlık medyoma gönderdiği vibrasyonların doğru aktarılıp aktarılmadığını tahkik etmez; sadece, tesirlerini medyomun şuurüstüne göndermekle yetinir. (152) Medyom tarafından nasıl alındığı ve nasıl aktarıldığı onu ilgilendirmez. (152) Kontrol mekanizmasının işlemediği bu alelâde irtibatlarda, tebligatın arasına şuurdışından alınan izlenimlerden başka, şuuraltından da izlenimlerin karışması ve bunların kontrole tâbi tutulmaması, tesirin içerdiği orijinal mânâlara nazaran medyomun, tesiri, orijinal mânâlarını içermeyecek şekilde ifade etmesine, yani mânâca değişmiş sözler söylemesine, ‘tebligat’ı (Tebliğler) yozlaştırmış bir halde vermesine yol açabilir ve hatta tebliği veren varlığın ifade etmek istediğinin tam zıddını beyan etme gibi durumlar meydana getirebilir. (153)

Şuuraltı malzemelerinin sadece gerektiğinde kullanılışı

Bu irtibatta medyom, gelen tesirin içerdiği mânâları söz hâline çevirirken lüzumlu olan kelime ve imajları şuurdışındaki, o hayatına ait bilgi ve izlenimlerden alır; şuuraltından değil. (150) Ancak verilecek tebliğin mahiyetine göre, eğer geçmiş hayatlardan da bazı bilgi ya da izlenimler alınması gerekiyorsa, o zaman konuşma merkezi, yine şuurdı şı kanalıyla, bu bilgi ya da izlenimleri ‘şuuraltı’ndaki malzemelerden alıp kullanabilir. (150) Yani tebliğ veren varlık, medyomun geçmiş hayatlarına ait malzemelerin de kullanılması gerekiyorsa, şuuraltına müracaat ederek oradaki malzemelerden lazım olanları da kullanabilir. (151) Şuuraltındaki bu malzemeler, ilgili merkezde kelimelere çevrilerek medyomun ağzından kelime olarak dökülür. (151) Şuuraltındaki izlenimler geçmiş hayatlara ait oldukları için, şuurda mevcut olmayan izlenimlerdir. (151)

Kontrollü irtibatta otomatiklik ya da kontrollü otomatik irtibat

Bir irtibat sırasında medyom, faaliyetini idrakli olarak da yapabilir, idraksiz olarak da; faaliyetini idrakli olarak yapı yorsa irtibat ‘idrakli irtibat’ adını alır, idrakli olarak yapmıyorsa, yani tesirde içerilen mânâlar medyomun idrâkine yansımaksızın aktarılıyorsa, medyom olan bitenin farkında olmayıp, yaptığı işlerden haberdar değilse, ‘otomatik irtibat’ adını alır. (151, 152, 153, 156) Bu otomatiklik hâli alelâde irtibatlarda oluşabildiği gibi kontrollü irtibatlarda da oluşabilir. (151, 152, 153, 156)

Kontrollü irtibatta, bazı nedenlerden dolayı mânâları medyomun idrâkine yansımaması gereken tebliğler olabilir. (151) Bu tebliğler kontrol edilmek üzere şuur merkezinden şuurüstüne yansıtıldığı hâlde şuurda idrakin oluşmaması şöyle açıklanabilir:

Şuur merkezi çok karmaşık bir yapıya sahiptir. (151) Bu merkez çeşitli frekanslara sahip atom kombinezonlarından kurulu, gruplar hâlinde bulunan moleküllerden oluşmuştur. (151) Bu molekül gruplarının “idrak molekül grupları” denilen bir kısmı idrake mahsus gruplardır, yani idrakin meydana gelmesiyle ilgili olup, uyarıldıklarında, harekete geçirildiklerinde idrakin oluşmasını sağlarlar. (151) İşte idrak, şuurun idrâkle ilgili kısımlarının, yani şuur merkezindeki “idrak molekül grupları”nın uygun frekanslı tesirlerce uyarılmalarıyla, harekete geçirilmeleriyle meydana gelir. (151, 152, 153) Şuur merkezindeki molekül gruplarından “idareci molekül grupları” denilen bir başka kısmı ise idrâkle ilgili olmayıp, şuur merkezinin sadece diğer merkezleri idare etmesini sağlayıcı vibrasyonlara mahsus gruplardır. (151)

İşte izlenimler şuurdışı kanalıyla ilgili merkezlere giderken şuura uğramakla birlikte, şuur merkezindeki idrak hücrelerini (idrak molekül gruplarıyla ilgili hücreleri) uyarmadan da seyredebilirler ki, bu takdirde şuur merkezinin, bu izlenimlere ilişkin idraki uyanmaz ve insan (medyom) bunlardan haberdar olamaz. (151, 152, 153)

Kontrollü irtibatta otomatiklik daha ayrıntılı olarak şöyle açıklanabilir:

Tebliği veren varlık, tebliğin mânâsını “insan idraki”ne (medyomun dünya idrakine) yansıtmak istemiyorsa, o zaman öyle nicelik ve kıymette vibrasyonlar gönderir ki, bunlar şuur merkezinin “idrak molekül grupları”nı uyarma, harekete geçirme özelliğinde olmazlar. (152) Dolayısıyla şuur merkezinin sadece “diğer merkezleri idare edici molekül grupları”nı harekete geçirir ve tebligata ilişkin mânâların o merkezlerde oluşmalarını sağlarlar. (152) Böylece şuur merkezi, tebliğin organlarca dışarıda ifade edilmesine ilişkin emrini merkezlere verirken, “insan idraki”nin bu işlerden haberi olmaz .(152) Çünkü şuur merkezinin idrakle ilgili molekülleri faaliyette değildir. (152) ‘Beyin merkezleri’nin idaresiyle ilgili “idareci moleküller”i ise o vibrasyonların merkeze yansıyan ve kontrol için yukarıya gönderilen mânâlarını yüklü halde bulunurlar. (152) Böylece idraksiz bir kontrol yapılmış bulunur. (152) Kısaca, idrakli ve idraksiz kontroller arasındaki fark, birincisinde izlenimlerin şuur merkezindeki “idrak molekül grupları”nı uyarması, harekete geçirmesi, ikincisinde bu grupları uyarmaması, harekete geçirmemesidir. (152) Bu ikinci halde “otomatik” denilen intikal sözkonusu olur ki, bu tür irtibatlara ‘otomatik irtibat’ denir. (151, 152, 157)

Otomatik irtibat

Medyomluk

Entüvitif medyomluk

İdrakli irtibat

Dirijan tesir

Tâli tesirler

Rüyalar

Tebliğler

Trans