Şuuraltı

Şuuraltı; insan varlığının (Varlık) ‘şuur-ötesi’ denilen, beyne bağlanmamış serbest sahasının iki kısmından ya da iki fonksiyonundan biri olup, varlığın kâinattaki tüm geçmiş hayatları boyunca biriktirdiği kazanımların deposu ya da geçmiş hayatların bütün izlenimlerinin mevcut bulunduğu, ‘öz bilgiler’in muhafaza edildiği fonksiyon sahası olarak tanımlanır. (141, 88, 140)

Spatyom’ hayatında öz varlığa (Öz varlık) dönüşle tekrar kavuşulan ‘küresel zaman’ idrakine ait zenginliklerin hepsi, yeniden bedenlenildiğinde tekrar ‘yüzeysel zaman’ hâkimiyeti altına girileceğinden, silinip şuuraltına atılır. (Yani o zenginlikler, varlığın tamamından silinip, beyne bağlı kalmayacak 1/8’lik kısmının şuuraltı denilen bölümüne aktarılır, daha doğrusu o zenginlikler muhtevası, artık insanların “şuuraltı” adını verdiği şekilde fonksiyon görecektir). (205) Dünya hayatı sırasında, tekâmülün icaplarından olarak varlık, kendisindeki kıymet ve kazanımların pek az kısımlarını ara sıra beyne yansıtır ki, işte varlığın serbest taraflarından beyne yansıyan bu tesirler insanların dikkatini çekmiş ve insanlar bunları –mahiyetlerini pek anlamaksızın– “şuuraltı” diye ifade etmişlerdir. (88)

Şuuraltı, şuur-ötesi sahasının iki cephesinden, fonksiyon bakımından “dışarıya kapalı” olan cephesidir (tarafıdır). (141) Yani şuuraltı sahasına dışarıdan (diğer varlıklardan şuurüstüne geldiği gibi) hiçbir tesir gelmez ve kendisi de dışarıya hiçbir tesir göndermez. (141, 145, 144, 153, 154, 158, 157) Buraya ancak öz varlığa malolmuş, öz bilgi hâline gelmiş kazançlar girebilir. (141) Şuuraltının ‘şuur’la irtibatı mevcuttur ve bunlar birbirleriyle alışverişlerde bulunabilirler. (141) Fakat şuurla irtibatı, doğrudan doğruya olmaz; ancak arada köprü vazifesini gören ‘şuurdışı’ yoluyla olur. (141)

Spatyom hayatında şuuraltı

Bir dünya hayatı boyunca şuurdışında biriken bilgiler ya da diğer deyişle “sonuç-bilgiler”, ancak ölüm sonrasında, şuuraltının bilgileriyle varlık tarafından ‘büyük kıyasî muhasebe’leri yapıldıktan sonra öz bilgi hâlinde şuuraltına girebilir, yani öz bilgi hamulesine karışabilir ve böylece öz varlığın malı olurlar. (118, 119, 120, 142)

Ölümden sonra spatyom hayatına geçilince ilk zamanlarda şuuraltının özellikle son hayata ait izlenimleri içinde mahsur kalınır. (89) Spatyom hayatı na geçen varlık, dünyadan ve etraftan tesirler almayınca, zaruri olarak kendisinde mevcut olan imajların izlenimleriyle başbaşa bırakılmış olur ve onların içinde yaşamaya başlar ki, bu sırada zevk ve ıstıraplar mevcut olmakla birlikte; asıl gaye zevk veya ıstırap çekilmesi değil, dünyada elde edilmiş olan kazançların kıyas bilgileriyle (Kıyas bilgisi) varlığa maledilmesidir. (204) Şuurdışı bilgileri ancak şiddetli bir hesaplaşmadan sonra hazmedilip öz bilgi hâline geçebilirler. (204) Böylece, spatyom hayatında şuurdışı bilgileri varlık tarafından şuuraltı bilgileriyle karşılaştırılarak muhasebeleri yapılır ve muhasebeleri yapıldıktan sonra şuuraltına geçerek varlığa maledilirler. (119) Bu işlemle, şuurdışındaki bilgiler, şuuraltındaki bilgilerle intibak hâline getirilmiş ve şuuraltı bilgilerinin sentezleri arasına karıştırılmış, yani şuuraltındaki öz bilgi hamulesine karışmış olurlar. (119)

Rüyalarda şuuraltı

Yukarıdan gelen ‘tesirler’le görülen ‘rüya’larda imaj olarak şuurdışındaki malzemeler kullanılmasına karşın, çevreden gelen tesirlerle görülen rüyalarda ise imajlar şuuraltından alınmış malzemelerle oluşur. (147)

Çevre kaynaklı rüyalarda, çevreden gelen tesir şuuraltına girince orada mevcut olan sonsuz izlenimlerden rastgele, kendisine uygun olanları yakalar ve onları harekete geçirir. (145) Böylece şuuraltında bir ‘imajinasyon’ işlemi otomatikman (otomatik olarak), kontrolsüz olarak meydana gelir. (145) Şuuraltında meydana gelen imajlar da şuurdışı kanalıyla şuura yansırlar. (145) Böylece rüya görülmüş olur. (145) Şuuraltından şuura yansıyan bu imajlar şuur tarafından ancak maddi bünyesine uygun olarak, yani olabildiğince dünya realitesine uygun şekillerde idrak edilir. (146)

Medyomlukta şuuraltı

Medyomluk’ta, medyom, normal koşullarda, gelen tesirin içerdiği mânâları söz hâline çevirirken beyin merkezlerinden “konuşma merkezi” gereken kelime ve imajları medyomun şuurdışındaki, o hayatına ait bilgi ve izlenimlerden alır. (150) Bununla birlikte, yüksek vazifeli varlıkların tebliğ vermelerinin ve vazife medyomluğu şeklinin sözkonusu olduğu ‘kontrollü irtibat’ta eğer verilecek ‘tebliğ’in mahiyeti geçmiş hayatlardan bazı izlenimler almayı gerektiriyorsa, tebliğ veren varlık, medyomun şuuraltına da müraacat ederek, oradaki malzemeleri kullanabilir; o zaman “konuşma merkezi” (Beyin merkezleri), sözkonusu bilgileri şuuraltı ndaki malzemelerden alarak kullanır ve bunlar ilgili merkezde kelimelere çevrilerek, medyomun ağzından söz olarak dökülür. (150, 151)

Büyük vazife medyomlarının bulunmadığı, tüm insanlığın tekâmülünün veya büyük kitlelerin tekâmüllerinin sözkonusu olmadığı, sadece ferdî tekâmüllerin veya küçük toplulukların tekâmüllerinin sözkonusu olduğu orta seviyeli, alelâde irtibatlarda, yani kontrollü olmayan irtibatlarda (Kontrollü irtibat) ise şuurdışından alınan izlenimlerin arasına parazit olarak şuuraltındaki izlenimlerin karışması başka bir fenomendir ve bu, bazen tebligatın mânâsını değiştirmeye yol açabileceği gibi, bazen tebligatın varlığın ifade etmek istediğinin tam tersini ifade edecek kadar yozlaşmasına bile yol açabilir. (152, 153)

Obsesyonda şuuraltı

İlerlemiş ‘obsesyon’larda obsesör varlık, obsede olan insanın şuurüstü sahasını tümüyle işgal etmiş olduğundan o insana öz varlığından gelen tesirler kesilir ve bu şekilde şuurüstüyle alakası azalan şuur, şuuraltına döner (yönelir). (157, 158) Şuura tümüyle hâkim olan ve şuur merkezine tesir etmeye başlayan obsesör, böylece ‘şuur merkezi’ni şuuraltına da bağlamış olur. (157, 158) Obsede insan, artık şuuraltı bilgilerinden genellikle obsesör varlığın kaprislerine göre rastgele alınarak oluşturulan tutarsız ve münasebetsiz imajinasyonlar içinde, acayip bir hayatta yaşamaya başlar. (158) Sonrasında, şuur, gerek şuuraltında oluşan imajlar karşısında, gerekse şuurüstünden yollanan ihtiraslı, cahilane ve bencilce mânâlarla dolu tesirler karşısında kalmaya mahkum olur. (158) O insanın şuuruna tasarruf eden obsesör, artık şuuraltına da tasarruf etmeye başladığından şuuraltındaki bu imajları kendi kapris ve kapasitesine göre toplayacak ve şuurda eğilimlerine uygun izlenimlerin oluşmasına yol açacaktır. (158)

Öz bilgiler

Şuur

Şuurüstü

Şuurdışı

Şuur-ötesi