Beyin

İnsan beyni; hücrelerinin manyetik alanlar bütününe insan varlığının, (Varlık) ‘idrakî temerküz noktası’ndan tesirlerde bulunduğu; organizmanın en fazla hareketi haiz (hareketi taşıyan, harekete sahip) hücrelerinden ya da diğer deyişle yüksek fonksiyonlara sahip moleküllerden ve bunların hareketlerinden oluşan; organizmanın hâkim bir organıdır. (137-138, 86, 91)

Beyin, daha ayrıntılı bir deyişle, organizmanın, birtakım atomlar ile bu atomların topluluklarından kurulu, yüksek fonksiyonlara sahip moleküllerden ve bunların hareketlerinden meydana gelmiş, hâkim bir organıdır. (137-138) Bir süptil enerjiler topluluğu olan varlık, bedeni idare eden beyin hücrelerini, o hücre varlıklarının manyetik alanlar sentezi (bütünü) üzerine tesirlerde bulunması yoluyla etkisi ve hâkimiyeti altında bulundurur. (86) Beyin hücreleri varlıkları. Yani varlığın bir bedenle olan ilişkisi, onun beyin hücrelerinin manyetik alanları bütününe hâkim olması sayesinde, o organizmaya tesirlerini göndermesiyle gerçekleşir. (91)

İnsan bedeninin idare sistemi

Şuur merkezi’ diğer merkezleri (Beyin merkezleri) ve onlar da ‘sinir istasyonları’ denilen tâli merkezleri idare ederler. (139) Böylece varlığın bedene olan hâkimiyeti, şuur merkezinden itibaren derece derece birbirine tesir eden merkezler ve istasyonlar vasıtasıyla sağlanır. (139-140) Beyinde aşağı yukarı 90-100 merkez vardır. (139) Şuur merkezinin onamasından geçmedikten sonra organizmada hiçbir iş yapılamaz. (154) Bu merkezin faaliyetinin azalması veya artması, kendisine gelecek tesirlerle, hareketlerinin azaltılma veya arttırılmasına bağlıdır. (140)

Bedeni idare eden doğrudan doğruya şuur merkezi olduğundan, varlık, bedenden bu merkezi kullanarak istifade eder. (143) ‘Şuur-ötesi’nden gelen tesirler, önce beyin hücrelerinin manyetik kanalına doğrudan doğruya bağlı bulunan sahaya iner; oradan da, şuur merkezi ve beyin merkezleri yoluyla, bedenin yaşaması için lüzumlu yerlerde kullanılmak üzere, sinir istasyonları na gönderilirler: Yani ‘şuurüstü’ – şuurdışı– beynin manyetik alanı – şuur merkezi yolunu izleyerek beyne gelen tesirler, beynin şuur merkezinden de ilgili beyin merkezlerine ve oralardan da –ihtiyaçlara göre– tâli merkezlere, yani istasyonlara dağılırlar. (139, 88)

Hücrelerin-moleküllerin hareketleri

İnsan bedeninde en fazla hareketi haiz (hareketi taşıyan, harekete sahip) hücreler beyin hücreleridir. (138) Beyin hücreleri dünyaya ait izlenimleri bu hareketlerinin fazlalığı sayesinde alabilirler. (138) Beyin hücrelerinin olağan hâllerde kendilerine mahsus belirli (muayyen) hareket frekansları vardır. (138) Bunlar çeşitli nedenlerle artabilirler ve arttıkları zaman, frekansları artan o hücrelerin faaliyet ve kudretleri de artar. (138) Beyne gelen tesirler kural olarak daima beyin merkezlerini oluşturan moleküllerin hareketlerini arttırırlar, olağan titreşim frekanslarını yükseltirler ve bu da onların kabiliyet ve kudretlerinin o oranda artmış olması demektir. (149) Beyindeki molekül hareketleri en fazla olan, en seyyal ve kudretli kısımlar şuur merkezini temsil eden kısımlardır ki, örneğin bir ‘kontrollü irtibat’ sırasında şuur merkezine gelen tesirler bu merkezdeki moleküllerin titreşim frekansları nı arttırarak onu, tesirlerde içerilen maksatlara göre faaliyete sevk ederler. (138, 150) İşte medyomlara tesir gönderen varlıklar onların faaliyetlerini bu şekilde, yani kullanmak istedikleri merkezlerdeki hareketleri –ya doğrudan doğruya veya şuur kanalıyla– arttırmak suretiyle idare ederler. (138)

Beynin kurulması

Spatyom’da önceki bedeninin ‘beyin hücreleri varlıkları’nı bir arada tutan, bedenlenmeye hazırlanan bir insan varlığı; seçme (intihap) özgürlüğü derecesine göre dünyadaki çevresini (anne baba seçimi vs.) hazırladıktan sonra, tesiri altında bulundurduğu ‘beyin hücreleri varlıkları’nı –onların manyetik alanlarına tesir etmek suretiyle- ana rahminde oluşacak bir ceninin beynini kurmak üzere, seçilen annenin bedenine sevk eder. (90, 85) İnsan varlığı, bu beyin hücreleri varlıklarının manyetik alanlarına yaptığı müdahalelerle, onları önce embriyonun beynini, daha doğrusu beyin hücrelerini kurmaya sevk eder. (85) Kurulan beyin vasıtasıyla da sinir sisteminin diğer kısımlarını kurar. (86) Bundan sonra ruh, artık tümüyle o bedenin şartlarına bağlanır. (35)

Embriyonun ilk devrelerinde beyin hücreleri topluluğuna ancak lüzumu kadar tesir gönderen varlık, bedenlenme sırasında kendisine mahsus ‘idrakî temerküz noktası’nı asla tümüyle terk etmez ve bedene tümüyle konsantre olmaz. (86, 87) İdrakî temerküz noktasında “enerjiler veya tesirler kompleksi” hâlindeki toplu durumunu daima muhafaza ederek, beyin hücrelerinin manyetik alanına tesirlerinden ancak lüzumlu kadarını gönderir, yani ona tesirlerinin bir kısmıyla bağlanır. (86)

Embriyonun gelişimi süresince, anne rahminden çıkış anına kadar, beyin hücrelerinin manyetik alanına göndereceği ve bağlayacağı tesirlerin miktarı giderek artar. (86) Anne rahminden çıkış anında tesirlerinin büyük bir kısmını beyin hücrelerinin manyetik alanlar sentezine göndermiş, bedene bağlamış vaziyettedir. (86) Görüldüğü gibi, varlık, ne bedenin içine girmiştir, ne de organları na dağılmıştır; sadece büyük kısmını beyin hücrelerinin manyetik alanlar sentezine bağlamıştır. (86) İşte bu beyin hücrelerine bağlanmış tesir sahalarına insanlar –mahiyetini iyice bilmeksizin, sadece gözlemlerine göre– ‘şuur’ demişlerdir. (86) Yani insandaki şuur; varlığın bedene, daha doğrusu beyin hücrelerinin manyetik alanlarından oluşan manyetik alanlar sentezine doğrudan doğruya bağlanmasıyla yansıyan kısımlarının tezahürüdür. (88)

Beyin ve ölüm

Ölüm’, beyin hücrelerine hâkim olan varlığın beyinle olan irtibatını, alâkasını kesmesi demektir. (187, 93) Ölüm olayı meydana gelince, beyin hücreleri varlıkları, enkarne oldukları beyin hücrelerini terk etmekle birlikte dağılmazlar; çünkü artık bedeni terk etmesi icap eden varlık, onlar üzerindeki tesirini bedenini bıraktıktan sonra dahi kaldırmaz. (89) O varlıkların manyetik alanlarına göndermeye devam ettiği tesirleriyle onları spatyom hayatında da daima bir arada tutar, tesiri altında bulundurur ve doğal olarak, spatyom hayatında o da onlardan tesir alır. (89, 85)

Beyne bağlı dünyasal idrak ve beynin ötesindeki süptil idrak

Şuurun işgal ettiği molekül gruplarından bir kısmı insan idrakini meydana getirirken, diğer bir kısmı da varlıktan gelen emirlere göre ‘beyin merkezleri’nin sevk ve idaresine ilişkin işleri görürler. (155) Beyne gelen her tesirin, her vibrasyonun, beyinde meydana gelen her hareketin muhakkak surette ya doğrudan doğruya veya diğer kanallardan şuur merkezine yansıması şarttır. (154,150, 145) Örneğin insan dışarıdaki bir objeye baktığı zaman, o objeye ait titreşimler (tesir), görme sistemiyle ilgili noktalardan itibaren belirli istasyonlardan (Sinir istasyonları) geçerek, görme merkezine gelirler ve oradan da ‘şuur merkezi’ne yansıdıklarında ‘ilk maddi idrak’ meydana gelir. (142) Fakat bu idrak, tümüyle beynin tâbi olduğu ‘yüzeysel zaman’ faaliyetine ait dünya idrakidir, varlığa ait olan idrak değildir; tesir şuurdan ‘şuurdışı’ kanalıyla ‘şuurüstü’ne gittiğinde ise, orada varlığa ait, dünya realitesi dışında, insanların anlayamayacağı süptil bir idrak meydana gelir. (142)

Kimi hallerde, çeşitli nedenlerle beyindeki şuur merkezinin idrak hücrelerinde idrak meydana gelmese de, şuur merkezine gelen tesirler öz varlıkta idrâk edilirler. (155) Otomatik irtibat

Beyin merkezleri

Şuur merkezi

Sinir istasyonları

Beyin hücreleri varlıkları

Şuur

Uyku