Merkezlerin kendi içine dönmesi; şuur da dahil olmak üzere bazı ‘beyin merkezleri’nin dış âlemle ilişkilerini kesip ‘şuurdışı’na bağlanarak, dünya yerine sadece ‘şuur-ötesi’ne yönelmeleri, sadece onunla alakalı hale geçmeleridir. (143) Dış âleme karşı o an için hassas olmayan bu merkezlerin böyle içe dönmeleri “uyku hâli” dediğimiz durumu meydana getirir. (143)
Bu merkezler ‘uyku’ süresince dış âleme karşı hareketsiz ve pasif kalmakla birlikte şuur-ötesine karşı ise aksine hareketli ve aktif durumdadırlar. (143) Uyku esnasında çevreye karşı hareketsiz ve pasif hâlde görünen merkezler içeride önemli işler başarmaktadırlar. (144) Fakat faaliyetleri dışa değil, içe dönmüştür ve bütün meşguliyetleri de içe dönmesi günlük olayları (şuurun gün boyunca ya da uyanıklık hâlinde karşılaştığı olayları) şuurdışına devretmek işleminden ibarettir. (144) Bu işlemin sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için bunların çevreyle olan irtibatlarını kesmesi ve günlük hayat karşısında istirahata çekilmesi, yani uyku dediğimiz hâlin oluşması lazımdır. (144)

