Şuur

Şuur (insandaki, şuur denilen şey), dünya anlayışıyla ifade etmek gerekirse, bedenlendiğinde ancak küçük kısmı yarı serbest hâlde ‘idrakî temerküz noktası’nda kalan varlığın (Varlık) bedene, yani beyne ya da daha açık bir deyişle, beyin hücrelerinin ‘manyetik alan’lar sentezine gönderdiği ve bağladığı 7/8’lik büyük kısmı ya da bu kısmın tezahürü olup, belirli ‘beyin hücreleri’nden oluşmuş ‘şuur merkezi’ denilen bir lokali, daha doğrusu bu beyin hücrelerinin belirli kısımlarındaki molekül topluluklarını işgal eder. (155, 139, 86, 85, 87, 88)

Bir başka tanımla, insandaki şuur, varlığın bedene, daha doğrusu beyin hücreleri varlıklarının manyetik alanları ndan oluşan “manyetik alanlar sentezi” ne doğrudan doğruya bağlanmasıyla yansıyan kısımlarının tezahürüdür. (88) İnsanlar beyin hücrelerine bağlanmış bu tesir sahalarına –mahiyetini iyice bilmeksizin, sadece gözlemlerine göre– şuur demişlerdir. (86-87, 85)

Şuurun işgal ettiği molekül toplulukları ya da gruplarından bir kısmı insan idrakini meydana getirirken, diğer bir kısmı da varlıktan gelen emirlere göre ‘beyin merkezleri’nin sevk ve idaresiyle ilgili işleri görürler. (155)

Şuur-ötesinden gelen tesirler ve şuur

Şuur ile şuur-ötesi arasındaki gidiş gelişlere aracılığı, varlığın bir başka fonksiyon sahası olan şuurdışı yapar. (141) Şuur, varlığın bedene bağlanmamış kısmı olan ‘şuur-ötesi’ ile, yani onun kısımları veyahut fonksiyon sahaları olan ‘şuurüstü’ ve ‘şuuraltı’ ile ancak arada köprü görevi gören ‘şuurdışı’ vasıtasıyla irtibatta olur. (141) Şuur ile şuurdışı sahaları birbirine çok yakın ve sık sık ilişki hâlindedir. (142)

Şuurun şuurüstü ile ilişkileri sonucunda, insanların ruhî plândan, diğer varlıklardan aldıkları ‘tesirler’ ile şuurları arasında ilişki ve alışverişler kurulur. (88) Beyne ruhî tesirler, ruhanî plâna ait izlenimler şuurüstü kanalından gelir. (88)

Tesirlerin asıl merkez olan şuur sahasından alınıp kullanılmak üzere lüzumlu yerlere sevk edilme işi, sayısız sinir merkezince yapılır ki, bunlar esas fonksiyonları bakımından, aslında birer merkez değil, birer istasyondur. (88) Organizmaya dağılan tesirler ayrı ayrı fonksiyonlar görse de bunların kaynakları birdir ve daima birbirleriyle ilişkileri mevcuttur. (88) Şuur-ötesinden gelen ve varlığın beyin hücreleri manyetik kanalına doğrudan doğruya bağlı bulunan sahaya inen tesirler, oradan da, şuur merkezi ve beyin merkezleri yoluyla bedenin yaşaması için, lüzumlu yerlerde kullanılmak üzere ‘sinir istasyonları’na gönderilirler. (88, 139)

Uyanıklık sırasında ve uyku sırasında şuur

İnsanın “uyanıklık” denilen hâlinde, şuur, daima şuurüstü ile irtibattadır ve beyin merkezlerine karşı da açık durumdadır, yani merkezlerle de irtibat hâlindedir; dolayısıyla çevreden gelen tesirleri de almaktadır. (143) Kısaca insanın uyanıklık hâlinde, şuur, bir taraftan varlıkla, diğer taraftan çevresiyle, yani dünya hayatıyla ilişkidedir. (143) Böylece gerek yukarıdan, yani şuur-ötesinden, gerekse aşağıdan, yani dünyadan tesirler alır. (143) Bu sayede şuur, bütün sinir sistemine ve onun vasıtasıyla da organizmaya hâkim olur ve bedeni şuur-ötesinden gelen icaplara göre idare eder. (143) Bedeni idare eden, doğrudan doğruya ‘şuur merkezi’ olduğundan, varlık, bedenden bu merkezi kullanarak istifade eder. (143)

Uyku’ hâlinde ise bazı merkezlerin ve şuurun dış âlemle olan ilişkileri kesilir; şuur da dahil olmak üzere, bu merkezler, şuurdışına bağlanır. (143, 146, 150) Artık bu merkezler dünya ile değil, şuur-ötesi ile alakalıdırlar. (143) Buna, ‘merkezlerin kendi içine dönmesi’ denilir. (143) Dış âleme, dünyaya karşı hareketsiz ve pasif olmalarına karşın, şuur-ötesine karşı hareketli ve aktif durumdadırlar. (143) Bu sırada şuur ve ilgili merkezler dış âlemin bağlarından uzak bulunduklarından, günlük kazançların (gün boyunca karşılaşılmış olayların) sonuçları rahatça, ‘ilk kıyasî muhasebe’yle şuurdışına aktarılır. (143, 144) Yani uyku esnasında çevreye karşı hareketsiz ve pasif hâlde görünen merkezler, aslında o sırada içeride önemli işler başarmaktadırlar; fakat faaliyetleri dışa değil, içe dönmüştür ve bütün meşguliyetleri de günlük olayları şuurdışına devretmek işleminden ibarettir. (144) Özetle, dünya hayatında şuurun karşılaşmış olduğu “idrak edilmiş veya edilmemiş” tüm olaylar, şuurdışındaki kıyas bilgileriyle (Kıyas bilgisi) sonuçlandırılır ve bu sonuçlar şuurdışında kalırlar. (119) Dolayısıyla şuur, varlığın dünyasal kaba ‘realite’lerle, daha doğrusu “olaylarla doğrudan doğruya karşılaşarak dünyadan yeni bilgi malzemelerini toplayan tarafı”dır. (120-121)

Şuur merkezi

Şuurdışı

Şuuraltı

Şuurüstü

Şuur-ötesi

Beyin merkezleri