Hayvanlık safhası; ‘bitkilik safhası’nı tamamlamış bir varlığın, bir hayvan bedenini tümüyle idare edebilecek hale gelmek üzere gereken hazırlıklardan geçip, bir hayvan hâlinde (müstakilen) bedenlenmesiyle başlayan, insanlık safhasından önceki inkişaf ve tekâmül safhasıdır. (56, 57, 193, 307, 77)
Hayvanlık safhası başlamadan önceki hazırlıklar
Bitkilik safhasını tamamlayan bir varlık derhal hayvanlık âlemine atlayamaz; bir ‘arasat plân’da üst safhaya hazırlanması (hayvan hücreleri tatbikatı görmesi) gerekir. (307) Maddi inkişafın her safhasının tamamlanmasından sonra, bitki varlığı olsun, hayvan varlığı olsun, insan varlığı olsun, her varlığın bir üst safhaya geçmeden önce, o üst safhaya hazırlanacağı bir arasat plândan geçmesi gereklidir. (307) Bu yüzden bitkilik safhasını tamamlayan bir varlık, hayvanlık âleminin ön tatbikatını görmek (hayvan hücrelerine hazırlanmak) üzere bitki varlı klarına mahsus bir ‘yarı-süptil âlem’e geçer ve orada bir süre yaşar. (56) Oradaki hazırlığının tamamlanmasından sonra, “hayvan bedeni hücrelerinde enkarnasyon kademeleri”ne geçer ve en basitinden, yani en ilkel hücrelerinden itibaren, hayvan organizmasının hücrelerinde enkarne olmaya başlar. (56) Hayvan hücrelerindeki kademe kademe yükselen enkarnasyonlarının sonunda, en yüksek hayvan hücreleri olan, hayvanların sinir sistemi hücrelerinde enkarne olmaya başlar. (56) Bu devreyi de tamamlayıp lüzumlu melekeleri kazandıktan sonra, yani bir hayvan bedenine tümüyle hâkim olabilecek duruma girdikten sonra, en ilkel hayvan bedenlerini idare etmeye başlar ki, böylece hayvanlık safhasına geçilmiş olur. (56)
Hayvanlık safhasını tamamlayan bir varlığın insanlık safhasına başlamadan önceki hazırlıkları
Aynı şekilde, bir hayvan varlığı, çok uzun süren hayvanlık safhasını hakkıyla tamamlasa da bir üst safhadaki bedeni, yani insan bedenini derhal kullanamaz; hayvanlık mertebesinden insanlığa hemen, birdenbire atlayamaz. (307) Çünkü her ne kadar o, kendi çapında, lüzumu derecesinde inkişaf etmiş olsa da, bir hayvan bedenini kullanma ile bir insan bedenini kullanma arasında çok önemli ve derin farklar vardır. (307) Varlık, insanlığın icaplarına ancak o iki safhanın beden realiteleri arasındaki belirli intikal (geçiş) kademelerini geçirdikten sonra tümüyle uyabilecek ve insan bedenini fiilen kullanmaya alışmış olacaktır. (307) Bu intikal hazırlığını yapabilmesine imkân veren yarı-süptil plân da, işte, o safhanın ‘arasat plân’ıdır. (307) Varlık, ancak, burada kendisini insanlığın icaplarına hazırlayıcı durumlarla karşılaşıp, o durumlarda bir süre intikal tatbikatı yaptıktan sonra, en ilkel merhalesinden (hücre merhalesinden) başlamak üzere, insanlık âlemine adımını atabilecektir. (307) Fakat yine de, hemen bir insan bedenini tümüyle idare edebilecek hale, müstakil bir insan varlığı hâline birdenbire giremez (insanlık safhası başlamış değildir). (307) Geçirmesi gereken bir sürü hazırlık kademesi vardır; mesela insan beyninin (Beyin) elemanlarını kurabilecek duruma gelmesi, insan bedenini idare etme tatbikatlarını görmesi ve bunun için de uzun süre insan beyni hücrelerinde yaşaması gerekir. (307) Beyin hücreleri varlıkları
Kısaca bu varlık, Dünya’da insan bedenini idare edebilecek bir varlık hâline gelebilmek için, bir insan ‘beden’ini kurmaya liyakat kazanana dek, Dünya’da ve diğer gezegenlerde, daha bir sürü ‘bedenlenme’ geçirir. (56-57, 290) Böylece Güneş Sistemi’mizdeki (Güneş sistemleri) bedenli bir varlık, sistemin bir sürü gezegeninde, o gezegenlerin şart ve durumlarına uygun, fakat Dünya’mızdakilere nazaran daha basit, daha ilkel kalan madde komplekslerinde sayısız bedenlenme geçire geçire nihayet sistemimizin, inkişaf mertebesi en ileri bedeni olan insan bedenini kurmak liyakatine ulaşır ki, sistemimizde yalnızca Dünya’da bulunan insan basamağından önceki son basamak, sistemimizin diğer gezegenlerindeki ‘insan-altı kademeleri’dir. (60, 290, 291, 165, 257, 307, 308)
Hayvanlık safhasındaki otomatizmalar ve idrakin bu safhadaki karşılığı
Bitkilerdeki “sezgi otomatizmaları” hayvanlarda kapsam kazanarak “sezgiler”e dönüşmüştür. (193) ‘İnkişaf mekanizması’ da, hayvanlarda, bitkilerdekine kıyasla biraz daha belirgin hale gelmiştir. (100) Çünkü hayvanlarda idrak ve irade özgürlükleri, bitkilerdekine kıyasla, artık insanların dikkatine çarpabilecek kadar inkişaf etmiş bulunmaktadır. (100) Hayvanlardaki ‘otomatizma’ bitkilerdeki otomatizmaya kıyasla geniş mahiyet farkları kazanmış bulunmakla birlikte, insanlardakine kıyasla halen ağır ve kaba durumda kalır. (165)
Bir karınca yuvası sakinlerinin, kendi yuvalarını korumak için hemcinsleri ile yaptıkları mücadeleler, dövüşmeler lüzumsuz ve boş hareketler değildir. (274) Ötekilerin bu yuvadakilere hücum etmesi, onların da hücum edenlere karşılık vermesi, karınca hayatının o varlıklara öğretmesi icap eden bazı melekeleri onlara otomatik olarak kazandıran tertiplerdir. (274) Bütün bu hâller; karıncaların, arıların, böceklerin teşkilatlanma, bir araya toplanma, ‘mâşerî plân’lara liyakat kazanma ve nihayet günün birinde yüksek ‘vazife plânı’nın yolunu tutmuş insanlar arasına karışma durumlarının en basit ve otomatik hazırlıklarını yapabilmeleri için; “aslî direktifler”den gelen büyük ‘tabiat’ nizamının, bu varlıkların hisselerine ayrılmış kısımlarıdır. (274- 275) Onlar, böylece otomatik olarak (yani vazifelilerin tesirleriyle sağlanan otomatizma altında) kurulmuş teşkilatları sayesinde, hayatlarını sürdürmek, nesillerini üretmek, topluluklarının selametini muhafaza etmek ve bütün bu faaliyetlerin arkasında saklı bulunan inkişaflarını sağlamak uğruna yüklenmiş oldukları bir sürü iş ve vazifeyi, birbirlerine zarar vermeden, büyük bir sadakatle yaparlar. (275)
Hayvanlık safhasından ‘insanlık safhası’na doğru yükselindikçe hayvanlarda, insanlardaki bazı idrakî özelliklerin ilk hazırlıkları belirmeye ve insan ‘melekeler’ine benzer bazı durum ve hâller görülmeye başlar. (193)
Hayvanlardaki inkişaf mekanizması
‘İnkişaf mekanizması’nın işleyişiyle ilgili iç çatışmalar ve denge hâlleri dünya varlıklarının bütün kademelerinde; o varlıkların içgüdü, sezgi ve ‘idrak’ kudretlerine oranlı ve uygun şekilde olur. (98) İnkişaf mekanizması ya da düalitesi, en ilkellerinden itibaren dünyadaki, az çok müstakil ve serbest duruma girmiş bütün varlıklarda vardır ve onların, çok yavaş da olsa, inkişafları bu mekanizmanın işlemesine bağlıdır. (99) İnsanların bitkilerde, hayvanlarda ve hatta bazı insanlarda (ilkel insanlarda) bu mekanizmanın mevcudiyetini idrak edememelerinin nedeni, bu mekanizmanın onlardaki karşılıklarının insanların anladığı veya tanıdığı biçimde olmayışıdır. (98, 99, 101) İnkişaf mekanizması ya da düalitesi, bitkilik, hayvanlık gibi safhalarda idrak insanlarda tezahür eden seviyeye ulaşmadığı için, ancak insanlarda görülebilen “vazife–nefsaniyet düalitesi” hâlindeki ‘vicdan’ biçimine benzemez. (98, 99)
İnsanlarda idrakli karakteriyle “vicdan” denilen biçimini alan “inkişaf mekanizması”, bitki ve hayvanlarda otomatik olarak işler, ‘içgüdüler’e ayarlanmış düzeydedir. (101, 100, 99) İnkişaf mekanizmasının işleyişi bitkilerdekine nazaran hayvanlarda biraz daha belirgindir. (100) Çünkü onlarda idrak ve irade özgürlükleri insanların gözüne çarpabilecek kadar inkişaf etmiş bulunmaktadır. (100) İnkişafı sağlayıcı bu “birim düalite” mekanizmasının hayvanlardaki hâlini gözlemlemek için biraz dikkat etmek yeterlidir: (100) Örneğin, kemiğe her atılışında sopa yiyen, kemik ve sopa arasında serbest bırakılmış bir köpeği ele alalım! Şaşkına dönen ve ruhunda sopanın anısı canlanan bu köpeğin kemiğe hücum edip etmemek hususunda bir süre geçireceği kararsızlık, inkişaf mekanizmalarında cereyan eden iç mücadelenin ondaki (bu kademeye özgü) basit, kısa bir karşılığıdır. (100) Bu durum, insanlarda vicdan düalitesi denilen mekanizmanın, ne kadar ilkel hâlde olsa da hayvanlarda bulunduğunu ve onlardaki şeklini ve işleyiş tarzını gösterir. (101)
Hayvanlarda bu mekanizma otomatik olarak işler. (101) Mesela açlık hissi, bir köpeği, gıdasını arama vazifesini köstekleyen “korku veya tembellik duygusu”nu yenmeye sevk eder: (101) O, bu duygusunu yener; çünkü açlık hâli, kendisini gıdasını bulmak üzere çevresinde araştırmalar yapmaya, cehit ve gayret göstermeye mecbur eder. (101) Bu da ona, tıpkı insanların vicdan mekanizması nda olduğu gibi, bir sürü tatbikat zemin ve imkânları hazırlar: Gıdasını bulamayabilir, aç kalabilir, gittiği yerlerde dayak yiyebilir, hemcinsleriyle boğuşabilir ve nihayet öldürülebilir. (101) Bütün bunlar, o hayvanın varlığında, gelip geçici de olsa, bir sürü otomatik iç çatışmalarla cereyan eder. (101) Öte yandan, yukarıdan gelen şiddetli tesirler, yukarıdan kurulan sevgi bağları, ona yeni doğan yavrusunu beslemek ve büyütmek vazifesini yükler. (101) Gelen bütün bu tesirler karşısında göstereceği cehit ve gayretler, insanlardaki vicdan mekanizmasının hayvanlardaki karşılığı olan bir “birim düalite”yle yürür ki, hayvanları insanlardaki vicdan düalitesine işte bu birim düalite böyle, otomatik (Otomatizma) olarak hazırlar. (101)
İnkişaf mekanizması, “bitkilik safhası ndaki içgüdüler”i hayvanlık safhasının otomatizmasına, “hayvanlık safhasındaki otomatizmalar”ı insan hayatındaki “vicdan duygusu safhası”na, insanları ise “vazife sezgisi ve bilgisi” idraklerine, yani ‘vazife plânı’na hazırlar. (103)
Hayvanlarda mâşerî hayat
Mâşerî hayat yalnızca insanlara özgü değildir; hayvanlarda ve hatta bitkilerde mâşerî hayatın o safhalara mahsus, daha basit karşılıkları mevcuttur. (197) Varlıklar için topluluk hayatı, bitkilerde başlar, yani bitki bedenlerini kurmaya başlamalarıyla başlar; topluluklar, varlıklar ilerledikçe kapsam kazanır ve mânâlarını genişletirler. (77, 197, 71, 56)
Mâşerî hayat, bitkilerdekine kıyasla, hayvanlarda daha fazla kendini gösterir: ( 77) Hayvanlarda henüz bir toplum hayatı başlamamış olmakla birlikte, buna doğru ilk hazırlıkları ifade eden oldukça mânâlı topluluklar vardır. (77) Mesela karıncaların, arıların, toplu hâlde yaşayan bazı hayvanların otomatik toplulukları buna örnek olarak gösterilebilir; bunlar insan hayatındaki ‘mâşerî plân’lara aday olan varlıkların tertipli hazırlanışlarıdır. (77) Kuşkusuz bunları birbirlerine bağlayan üst ‘tesirler’ ve bağlar vardır ki, bunlar da bu sahalarda çalışan vazifeli varlıklardan gelmektedir. (77) Böylece, kışlık yiyeceklerini biriktirmeleri için karınca toplulukları teşkilatlandırılır, aynı şekilde arı toplulukları da. (77) Bazen yuvalarını, saldırgan kartallara karşı korumak için civardaki bütün leylekler bir araya toplanarak o kartallarla bir ordu hâlinde savaşırlar. (77) Bazı vahşi hayvanlar aç kaldıkları zaman sürüler oluşturarak avlanmaya çıkarlar. (77) İşte hayvanlarda sık görülen bu hâller, onların daha üst mâşerî plân hazırlıklarının içgüdüsel tatbikatını yapabilmelerini sağlamak için, vazifeli varlıklar tarafından gönderilen lüzumlu tesirlerle meydana getirilmektedir. (77)
Hayvanlarda sevgi tezahürleri
Sevginin bitkilerde basit ve çeşitli mekanizmalarla tezahür eden çekilim hâlleri, hayvanlarda bu kadar maddi olmayan ve az çok insanlarınkine yaklaşmış durumlarda görülür. (131) Hayvanlarda, yavruyla, eşle, aileyle, arkadaşlarla ve hatta hemcinslerin dışındaki dostlarla ilgi ve ilişkilerin bazen tümüyle sevgi görünümünü alan varyetelerini gözlemlemek mümkündür. (131)

