Transformatör istasyonlar; dünya-dışı bir kaynaktan bir medyoma ya da bir insana gelecek vibrasyonların o insanın ‘manyetik alan’ına göre ayarlanması icap ettiğinden, inecek ince ‘tesirler’in insana inene kadar yumuşaması, şiddetini azaltması, kabalaşması, süzülmesi gibi, geçirmeleri gereken dönüşümleri geçirmelerini, uyarlanmalarını sağlayan; birbiri içine girmiş küreler gibi, dünyanın çevresini saran; yoğunluktan seyyalliğe, kabalıktan inceliğe doğru kademelenme gösterecek şekilde yeryüzünden uzaklaşan; vazifelilere ait tesir sahaları, ortamlarıdır. (148,147)
Vibrasyonların medyomun manyetik alanına ayarlanması zorunluluğu
Kâinatta mevcut dünyaların her birinde madde şartları doğal olarak değişiktir. (147) ‘Beden’liler ise daima üzerinde bulundukları kürenin madde şartlarının derecelenmiş birer formasyon hâlidir ve her birinin kendisine mahsus bir manyetik alanı vardır. (147) Dolayısıyla gelen vibrasyonların her hâl ve şarta en yakın madde formlarını bulması zaruri olduğuna göre, dünyada medyomların bünyelerine gelecek vibrasyonların da, onların manyetik alanlarına göre ayarlanması icap eder. (147)
Dünya-dışı bir kaynaktan dünyadaki bir insana inecek herhangi bir tesir o insanın bünyesine nazaran farklı bir incelikte bulunur. (148) Tesir bu ince durumdayken o insanla arasında henüz bir sempati mevcut değildir ve dolayısıyla tesir insana o durumda, yani aynen olduğu gibi inemez; insana gelinceye kadar yumuşaması, şiddetinden bir kısmını terk etmesi, insanın kabul edebileceği ve hazmedebileceği bir duruma gelmesi lazımdır. (148) Bunun için de o tesirin birtakım dönüşümler geçirmesi, bazı süzgeçlerden süzülmesi, kabalaşması gerekir. (148) İşte dünya-dışı bir kaynaktan inecek ince tesirin insana inene kadar geçirmesi gereken bütün bu transformasyon işlemleri “transformatör istasyonlar” denilen, kademelenme gösteren birtakım tesir sahalarınca, ortamlarınca sağlanır. (148)
Transformatör istasyonların fonksiyonları bakımından ayrılmaları, kademelenmeleri ve dünyaya en yakın olan yoğun saha
Dünyamız etrafında yoğunluktan seyyalliğe, kabalıktan inceliğe doğru uzaklaşan (en yoğunu insanın manyetik alanına yakın olan ve seyyalleştikçe insanlardan uzaklaşan) böyle bir sürü tesir sahası, tesir ortamı vardır. (147) Her biri vazifeleri farklı vazifeli varlıklara ait bu tesir sahaları adeta birbiri içine girmiş küreler gibi, dünya çevresini sarmışlardır. (147) Bununla birlikte, bu sahaları dünya mekânı kaydına tâbi tutarak atmosfer tabakaları gibi iç içe düşünmemek, ‘şuur-ötesi’ konusu ele alınırken verilen “hidrojen kütlesi örneği”nde olduğu gibi, birbirlerinden kısım kısım değil, ancak fonksiyonları bakımından ayrılan sahalar olarak düşünmek gerekir. (147,148) Tesirin aşağı inerken dönüşümlerini sağlayacak olan her tesir sahası, gelen tesir için bir transformasyon istasyonu, yani bir transformatördür. (148)
Bir insana tesir gönderecek olan varlığın o insana mesafesi ne kadar uzaksa, yani ikisi arasında ne kadar tekâmül farkı varsa, o tesirin o insana gelinceye kadar dönüşümler geçireceği transformasyon sahalarının, yani transformatör istasyonların adedi de o kadar fazla olur. (148) Aksine tesiri gönderecek varlık ile tesiri alacak olan insan ya da medyom seyyaliyet bakımından birbirine ne kadar yakınsa, ikisi arasındaki transformatör istasyonların miktarı da o kadar az olur. (148) Bu sahalardan en yoğun olanı ise, dünya yüzüne en yakın olan sahadır ve nispeten daha geri varlıklara aittir. (148) Obsesyon, Seyyal

