Kompleks madde

“Kompleks madde” terimi; “sayısız, çeşitli hareket kombinezonları ve tarzlarıyla karmaşık durumlar ve karmaşık şekiller almış madde hâli”ni ifade etmek üzere kullanılan bir terimdir. (8) ‘En basit madde’ terimi ise, “ilk ‘hareket’lerle amorf (şekilsiz) maddeden ayrılarak ilk şeklini almış ‘madde’ hâli”ni ifade eder. (8)

“Hareketlerin yükselmesi ve karmaşıklaşması” ile “maddenin inkişafı ve kompleksleşmesi” arasındaki paralellik ve idrak sınırlarımızın ötesindeki madde hâlleri

Maddelerin şekil ve durumlarının incelik-kabalık ve basitlik-komplekslik hâllerine göre, çeşitli ‘idrak’ ve görüşlere hedef olabilen (algılanabilen) kısımları vardır. (8) İnsan idraki, âlemimizin altına ait realitelerde nasıl bir noktadan itibaren duruyorsa, âlemimizin üstüne ait realitelerde de belirli bir noktada durur ve o noktayı aşamaz. (40) İnsanlar, asgar ve azam (en alt ve en üst) sonsuz noktalar arasında uzanıp giden “hareketlerin basitlik ve kompleksliği zinciri”nde (“hareketlerin ve dolayısıyla maddelerin basitlikten kompleksliğe uzanan zinciri”nde), ancak belirli sınırlar dahilindeki birkaç madde halkasının şekil ve hâllerini görüp idrak edebilirler. (9) Bu hâl ve şekiller; ‘hareket’lerin azlığı veya basitliği itibariyle, ilkelleşip aşağılara doğru inerek bir sınıra gelince, insan idrakinin alıcı sahasından (algılama ve kavrama, anlama sahasından) uzaklaşmaya başlar ve sonunda tümüyle kaybolurlar. (9) Aynı şekilde, yukarı taraflara doğru da, madde zincirinin halkaları, gittikçe artan ve kompleksleşen hareketlerle yükselir ve inkişaf ederken, insan idraki yine, onları bir noktadan itibaren tümüyle kaybeder. (9) Çünkü bu alt ve üst sınırların ne alt tarafındaki, ne de üst tarafındaki madde durumlarını sonuçlandıran hareket nitelik ve niceliklerini, dünya maddesinin ‘beyin’ cevherine bağlı hiçbir insan zekâsı ve idraki kavrayamaz. (10) Bu yüzden insanlar, kâinat (Madde kâinatı) maddelerinin sonsuzca uzanan zincirinin birkaç halkasının ötesindekileri (altındaki ve üstündekileri) anlayamamış ve onları kendilerine göre elle tutulurcasına mütalaa (irdeleme) konusu yapma gücünü gösterememişlerdir. (10) Zaten kimilerinin, bazı yüksek maddi tezahür imkânlarını reddetme ve inkâr etmelerinin başlıca nedeni de budur. (10)

Amorf madde, şekil almış madde ve maddelerin basitliği ve kompleksliği

Aslî madde’ (veya madde cevheri denilen şey, kâinattaki tüm ‘âlemler’in, yani kâinat bütününün ana maddesini, mayasını oluşturan, “mutlak hareketsizlik” ve şekilsizlikle nitelenen, amorf bir madde hâlidir. (11) Bu cevher ilk harekete geçtiği andan itibaren, gittikçe kompleksleşerek, birbirine oranla daha yüksek karakter değişmeleri gösteren safhalar meydana getirir. (11)

Maddelerin şekil, hâl ve tezahürler göstermesi, onlardaki hareketlerin birer sonucudur. (7) İnsanların ‘madde’ diye gördüğü, madde diye anladığı, kıymetlendirdiği, nitelendirdiği şeyler; amorf ya da aslî maddenin bizzat kendisi olmayıp, onun dışarıdan gelen ‘tesirler’le ilk harekete geçtiği andan itibaren almış olduğu çeşitli şekil ve durumlardaki hâlleridir. (15, 8, 260)

Maddeler en basit hareketlere sahip ilkel hâllerinden, en kompleks hareketlerle nitelenen yüksek durumlarına kadar sayısız inkişaf derecelerinde çeşitli kıymetler gösterirler. (8) Yüksek ve karmaşık hareket tezahürleriyle görünen maddeler, bu hareketlerin yükseklikleri ve karmaşıklıkları oranında kompleks ve inkişaf etmiş durumlar gösterirlerken, az ve basit hareketlerle görünenler de bu hareketlerin azlığı ve basitliği oranında ilkel ve basit nitelikler gösterirler. (8) Bir başka deyişle, maddeler yükseldikçe ve inkişaf ettikçe, hareketler kompleksleşir ve çoğalır; en yüksek ve en inkişaf etmiş maddeler, hareketleri en kompleks ve en çok olanlardır. (12) Buna karşılık, maddeler ‘inkişaf’ hiyerarşisinde aşağılara doğru indikçe hareketleri azalır, basit hâllere dönerler ve nihayet o âlemdeki hareket imkânlarına oranla sıfıra yakın bir durum alırlar. (12)

Bilinen hidrojen (H) ile uranyumun kıyaslanması

Aşağılara inildikçe madde hareketlerinin azalması ve basitleşmesi, maddelerin ilkelleşmesini gerektirdiği gibi, o maddeye dışarıdan gelen tesirlerin azalması ve basitleşmesi de madde hareketlerinin o oranda azalması ve basitleşmesiyle sonuçlanır. (12) Mesela kimyaca bilinen “H” atomu ile uranyum atomunun bünyesini gözlemleyenler bu hakikati görürler: (12) “H” atomu sayısız nitelik ve nicelikteki hareketlerle nitelenen bir madde hâlidir. (12) Bu atomun daha kompleks şekli olan uranyum atomu ise sinesinde onun birçok misli fazla ve kompleks hareketleri taşır. (12) Aynı şekilde, bir “H” atomunun etrafına yaptığı tesir uranyumunkinden daha azdır. (12) İşte uranyumun hidrojene nazaran etrafına yaptığı tesirlerin yüksekliği ve fazlalığı onun, hidrojene nazaran daha çok tesir almakta olduğunu gösterir. (12-13) Tesirler ancak, maddelerde doğurdukları hareketlerle tezahür ettiklerinden uranyum atomunun hareketleri hidrojeninkinden daha çok ve daha komplekstir. (13)

Dolayısıyla burada uranyumun, etrafı na fazla tesir göndermesi, fazla ‘tesirler’ almakta olduğunu ifade eder; yani kendisine gelen tesirlerin o oranda reaksiyonlarını göstermekte olduğunu ifade eder. (13) Çünkü hiçbir tesir, tek taraflı değildir ve maddede ne aksiyonsuz reaksiyon olur, ne de cevapsız (reaksiyonsuz) kalan aksiyon vardır. (13)

Maddelerin inceliği ve kalınlığı

Maddelerin incelik-kalınlık hâlleri ile basitlik-komplekslik hâlleri birbirlerinden farklı şeylerdir. (8) Maddelerin basitlik-komplekslik farkları, onların bünyelerini oluşturan ‘hareket kompleksleri’nin az veya çok karmaşık olmalarından, yani inkişaf durumlarından ileri gelir. (8) Bir maddenin madde kombinezonları (Madde kombinezonu), bünyesini kuran değerler, yani hareketler ne kadar fazla, zengin ve karmaşık ise o madde o kadar kompleks olur ve basitlikten o kadar uzaklaşmış bulunur. (8)

Oysa maddelerin incelik ve kalınlık kavramı bu mânâyı taşımaz; burada maddenin içindeki terkip (kompozisyon) ve değer miktarlarının azalıp çoğalması sözkonusu değildir. (8) Dolayısıyla bir maddenin inceliği veya kalınlığı onun inkişaf durumunu, yani amorf maddeye uzaklık veya yakınlık derecesini göstermez ve her safhada bulunan basit veya kompleks maddeler, safhalarını değiştirmeksizin inceltilip kabalaştırılabilirler. (8, 9) Örneğin, suyun su buharı, su ve buz hâlleri; aralarında incelik ve kabalık farkları göstermekle birlikte, amorf maddeye uzaklıkları aynı derecede olan ve aynı komplekslik kademesinde bulunan “su maddesi”nden başka bir şey değildirler. (9) Aynı şekilde, bazen kompleks bir madde, kendisinden nispeten basit olan bir diğer maddeye nazaran daha kaba olabilir: (9) Mesela demir maddesi, oksijenden daha komplekstir, fakat ondan daha yoğun ve kabadır. (9)

İnce ve kaba maddeler, cüzler arası bağları ve bunların tesirlere direnme farkı şöyle açıklanabilir:

Kendilerini bir arada tutan tesirler güçlü olmadığından, cüzleri arasındaki bağlar zayıf olan ve cüzler arası irtibatın bu gevşekliğinden dolayı, cüzleri arasında geniş mesafeler bulunan, kaba maddelere oranla tesir edilmesi daha kolay maddeler, ‘seyyal’ denilen “ince madde”lerdir. (9) Bu maddeleri bu halde tutan tesirler güçlü olmadığından, onlara tesir edebilmek, onları yenmek, yoğun ve kaba maddelere oranla çok daha kolaydır. (9)

Dışarıdan gelen güçlü tesirlerle bazen bir madde bütününün cüzleri arası ndaki bağlar artar ve güçlenir, hatta bu cüzler hareketleri sınırlanacak derecede birbirlerine yaklaşır (bu, bir maddenin kabalaştırılmasıdır). (9) Bu yüzden onların hareketlerine tesir edebilmek için –onları bu derecede sıkıştıracak kadar güçlü olan tesirleri yenmeye yeterli gelecek derecede– güçlü tesirler yollamak gerekir. (9) İşte bu maddeler ise yoğun, kaba hâller gösteren maddelerdir. (9)

Hareket kompleksleri

Madde kombinezonu

Seyyal

Yarı-süptil âlem

İlk hidrojen atomu

İnkişaf

Elementler

En basit madde