Dünya Okulu

Dünya Okulu; her defasında bir inkılapla sona eren devreler (eş zaman dilimlerini kapsamayan devreler) tarzında, devrî (periyodik) bir karakter gösteren ‘Dünya gezegeni’ne, üzerinde bedenlenen varlıkların inkişaf sisteminin, öğrenim dönemleri, öğrencileri, dersleri, sınavları (liyakat kontrolleri) ve sınıfları bulunan bir okuldaki öğrenim sistemine benzemesinden dolayı verilmiş addır. (293, 232, 306, 291-292, 257) Dünya devresi

Kısaca, Güneş Sistemi içinde bir organ olan Dünya gezegeni, aynı zamanda, her inkişaf devresi sonunda, yetiştirmiş olduğu mezunlarını yüksek kurumlara sevk etmek üzere kapılarını arkalarından kapayan, gidenlerin boşalan yerlerine yetiştirilmek üzere yeni gelenlere kapılarını açan ve bu suretle devrî (devresel, periyodik) öğrenim dönemleri olan bir okul işlevi görmektedir. (293, 249, 187) En yüksek ve yetkili makam denilen ‘Aslî Prensip’, Dünya Okulu’nun programını tanzim etmiştir; bundan kıl kadar sapma caiz değildir (mümkün değildir). (232)

Dünya Okulu’nun özelliği

Hidrojen safhası idrakine bağlı bir gözle bakıldığında, Dünya bu âlemin (Hidrojen âlemi) muazzam madde mevcudiyeti içinde bir nokta kadar kıymete sahip değilmiş gibi görülmekle birlikte, hakikatte, hidrojen âlemi içinde hiç de göründüğü kadar küçük ve önemsiz değildir. (261) Dünya, hidrojen safhası denilen bu çok uzun safhanın, diğer deyişle, yarı idrakli (Otomatizma) olarak tamamlanan bu madde âleminin en son duraklarından biridir. (261) Bu muazzam ve sonsuz âlemin, kendisinden daha sonsuz yüksek ‘vazife’ ve ‘organizasyon’ âlemlerine açılan kapılarından bir tanesi de Dünyadaki insanlık mertebelerinde bulunur. (261)

Madde kombinezonlarının (Madde kombinezonu) sayısız kürelerde sayısız şekil ve dereceleri vardır ve madde kombinezonları bakımından kürelerin sunduğu imkân zenginlikleri ruhların tekâmüllerine yarayan malzemelerdir ki, özellikle Dünya gezegeni, hidrojen âleminin madde teşekkülatı en zengin kürelerinden biridir. (92) Güneş Sistemi’mizin tüm küreleri arasında inkişaf malzemesi en bol olanlardan biri Dünya’dır. (179) Dünya’mızın atomu, âlemimiz- üstü yarı-süptil bir âlemin ana maddesi olan yüksek enerjileri çıkarabilecek kadar ileri inkişaflar kaydetmektedir. ( 58) Yarı-süptil âlem. Dolayısıyla Dünya’mız şimdiye kadar zannedildiği veya düşünüldüğü gibi, geri bir dünya olmayıp maddi inkişafı bakımından; gezegenleriyle, güneşleriyle, küreleriyle, sistemleriyle ve ‘galaksi’leriyle, tüm hidrojen âleminin en inkişaf etmiş ve en ileri madde oluşumlarına sahip kürelerinden biridir. (58)

Bir güneş sisteminin herhangi bir küresinde, o kürenin şartlarına uygun bir bedende doğmuş her varlık, bulunduğu kürede sayısız bedenlenme geçire geçire (bedenlenme ve bedenden ayrılma süreçleri geçirmek suretiyle) inkişaf edip gitgide o sistemin daha üst kürelerine atlar ve ruhunun tekâmül ihtiyacına göre, o sistemin çeşitli kürelerine atlaya atlaya nihayet sistemin en ileri küresindeki inkişaf mertebesi en ileri basamağa erişir. (58, 262) Böylece hidrojen âleminin son basamağına erişmiş bulunur ki, bu son basamak bizim Güneş Sistemi’mizde insan, diğer sistemlerde ise insana denk, eşdeğerli inkişaf mertebesinde bulunan bedenlerden biridir. (58) Dünya’mızdaki insan bedeni, hidrojen âlemi denilen muazzam astronomik âlemin en ileri ve en inkişaf etmiş ‘beden’lerinden biridir. (58-59)

Güneş Sistemi’mizin en ileri küresi Dünya’dır ve onun inkişaf mertebesi en ileri bedenli varlığı da insandır. (262, 263) Güneş Sistemi’mizdeki bedenli bir varlık, sistemimizin bir sürü gezegeninde, o gezegenlerin şart ve durumlarına uygun, fakat Dünya’mızdakilere nazaran daha basit, daha ilkel kalan madde komplekslerinde sayısız bedenlenme geçire geçire nihayet sistemimizin, inkişaf mertebesi en ileri bedeni olan insan bedenini kurmak liyakatine ulaşır ki, sistemimizde yalnızca Dünya’da bulunan insan basamağından önceki son basamak, sistemimizin diğer gezegenlerindeki insan-altı kademeleridir. (60, 290, 291,165, 257, 307, 308) Nihayet sistemimizin en ileri küresi olan Dünya Okulu’nu da tamamlamış varlıklar, hidrojen âlemini bitirmiş, üst âleme (vazife plânına) liyakat kazanmış olurlar. (263)

Sonuç olarak, Güneş Sistemi’mizde, hidrojen âleminin inkişaf merhalelerini tamamlayıp, bu sistemden diplomasını alarak üst âleme terfi edecek varlıkların toplandıkları yer, Dünya’dır. (263) Dünya denilen okuldan mezun olan varlıklar da hidrojen âlemini bitirmiş olurlar. (263) Bu bilgilerden de anlaşılacağı gibi, kâinatın üstün vazife âlemine, hidrojen âleminin sayısız galaksisinin, milyarlarca sisteminin, milyarlarca ileri küresinden, sürekli olarak milyarlarca varlık geçmektedir. (263)

Güneş Sistemi’mizin en ileri küresi olan Dünya, kudretli bir tekâmül vasıtası ve mükemmel bir hazırlayıcı okuldur: (72, 263) Çünkü şuur ve idrakleri vazife bilgisine doğru zorlayan programlı ve tertipli olaylarla kurulmuş büyük bir ‘otomatizma’nın –insanları sevk edici– her türlü malzemesi, sayısız his ve ‘nefsaniyet’ unsurları Dünya Okulu’nda mevcuttur. (72)

Sınıf geçme veya mezun olma liyakati

Nasıl bir okulda öğrencilerin yetkilendirilmiş memurlar vasıtasıyla yoklanması, denenmesi, sınav denilen gayet sıkı ve itinalı (özenli) kontrollerden geçmesi, yani öğrencilere okuldan o döneme ilişkin olarak verilmesi icap edenlerin ve bu verilmesi icap edenlere öğrencilerin ‘liyakat’ kazanmış olup olmadıklarının incelenmesi sözkonusu ise, Dünya Okulu’nda da sözkonusudur ve nasıl bir okulda öğrencilerin bulunacakları sınıflara ve derecelere hak kazanmaları ve bunu ispat etmeleri gerekiyorsa, Dünya Okulu’nda da gerekir: Eğer bir öğrenci, yani insan, ‘sınavlar’ı sonucunda, bulunduğu sınıfın hakkı olan dersleri öğrenmiş olduğunu ispatlarsa, sınavlarını başarmış ve kazandığı hak edişle bir üst sınıfa geçme liyakatini veya son sınıftaysa, okulu bitirme liyakatini kazanmış olur. (232) Aksi hâlde kendi liyakati ve bilgi derecesine en uygun olan sınıfta bırakılır ve ona göre eğitim ve öğretimlere tâbi tutulur. (232)

İnsanların Dünya Okulu’nda kendilerine tahsis edilmesi icap eden sınıflara ve derecelere hak kazanmaları ve bunu da ispat etmeleri gerekir. (232) İnsanlar bunu yaptıkça lâyık oldukları sınıflara terfi ederler (yükseltilirler); aksine tembellik ve beceriksizlik sonucunda bulundukları durumun liyakatlerini gösteremeyenler de ona göre, yani liyakat derecelerine göre muamelelere tâbi tutulurlar. (232) Bunun için de iki şart lazımdır: (232) Bunlardan biri, insanın liyakatini ispat edebilmesi için lüzumlu olan ‘cehit’e gayret özgürlüğüdür; diğeri ise, bu liyakati takdir eden, onun aslî icaplara uygunluk derecesini ölçüp biçecek ve buna göre o insana o icaplar karşısında en lâyık ve en uygun olan madde hâl ve durumlarını hazırlayarak tertipleyecek bir etkenin mevcudiyetidir: (232)

İşte ‘aslî icap’ların yerli yerinde tatbik edilmesini sağlayan, ‘varlık’larla aslî icaplar arasındaki intibakın derece ve ölçülerini takdir ve tespit (saptama, belirleme) ederek kıymetlendiren bu teknik etken, kâinatımızdaki ‘kader mekanizması’dır. (232) Diğer deyişle, Aslî Prensibin (Aslî Prensip) ruhların tekâmüllerine ilişkin olarak tayin etmiş olduğu icaplarla, varlıkların aslî icaplar karşısındaki liyakat derece ve ölçülerini takdir ve tespit (saptama, belirleme) eden ve varlıkların kâinat akışındaki maddi imkânlarını bu liyakat derece ve ölçülerine göre ayarlayan etken, kaderdir, yani yüksek ‘kader prensibi’nin madde kâinatındaki tezahürü olan kader mekanizmasıdır. (231, 233)

Mezuniyet kriteri

Dünya Okulu’nun esas fonksiyonlarından biri ve en önemlisi, insanlık safhası ndakileri ‘vicdan’ dengelerinin giderek yükseltilmesiyle ‘vazife plânı’na hazırlamak, yani insanları “vazife sezgisi ve bilgisi idraki”ne hazırlamaktır. (103, 102, 162,168, 197,73) “Vazife sezgisinin idraki” yeryüzündeki en yüksek idraktir. (168-169)

Vicdan denge seviyeleri artık diğerkâmlığın (Diğerkâmlık) yüksek ve idrâkli sahalarında kurulan, başkalarının yükselmeleri için her türlü fedakârlığa katlanmayı kendisine bir borç, bir vazife sayan, sevgisi bir vazife sevgisi hâlini almaya yüz tutan bir insan, vazife plânı nın eşiğine gelmiş demektir. (135) Vicdan mekanizmasının bu sahalara kadar ulaşmış yüksek denge seviyesi, Dünya Okulu’nun insana kazandırmış olduğu en yüksek mertebedir. (135) Bu mertebeye ermiş olan insan Dünya Okulu’ndan tam dereceyle diplomasını alacak ve dünyada kazandığı en yüksek öz bilgi kudretiyle vazifeler kabul ederek daha kudretli ve mutlu bir varlık hâlinde yüksek ‘plân’lara geçecektir. (135)

Okulun kapanışı, mezun olacak ve olamayacak insan varlıkları

Bu okul yakında yine kapılarını yetişmiş olanlara arkalarından kapayacak ve yeni öğrencilere açacak ve böylece sayısız devresel fonksiyonlarından birini daha yerine getirmiş olacaktır ki, bu yalnızca dünyanın değil, bütün dünyaların, bütün ‘âlemler’in ve kâinatın (Madde kâinatı) kaderidir. (293) Artık bu devredeki vazifesini bitirmek üzere bulunan Dünyamız Mu devrinin kapanışının ardından geçen yetmiş bin yıl boyunca üzerinde taşıdığı insanlara, lâyık oldukları âlemlerin kapılarını açmak ve imkânları tükenmiş hidrojen âlemi kapısını da arkalarından kapamak hazırlıklarına başlamıştır. İçinde bulunduğ umuz devir, ‘Mu devresi’nin kapanışıyla 70 bin yıl önce başlamış, 2059’u izleyen yıllardan birinde sona erecek olan devrenin son devri olup, tabiî âfetler denilen tabiat olaylarının (Tabiat) şiddetlenip artacağı ve şimdiki kıtaların batıp yenilerinin yükseleceği “Dünya inkılabı”yla sonuçlanacak olan devirdir. (286, 253, 256, 282, 294, 306, 160, 162) İntikal ve inkılap devri

‘Son (şimdiki) Dünya devresi’nin kapanışına ait olaylar (inkılap ve intikal devri olayları), Mu devresinin kapanışından önceki olaylarla, aralarında hemen hemen hiçbir değişiklik olmaksızın, paralel olarak cereyan etmektedir. (282-283) Mu devresi sonlarında birbirinden büyük farklarla ayrılmış iki gruptaki farklı ihtiyaç sahibi insanların, yani Dünya Okulu’ndan mezun olacak seviyeye gelerek daha yüksek ‘mekân’lara lâyık olmuş bulunanlar (birinci grup) ile bu mekânlara geçme ‘liyakat’ini kazanamamış bulunanların (ikinci grubun), tekâmüllerine aynı ortamda devam etmeleri mümkün değildi ve mezun olanlar, yollarına yarı-süptil âleme geçerek devam ettiler ki, bir yol ayrımına gelindiği günümüzde de aynı durum sözkonusudur. (255, 256)

İlâhî Nizam ve Kâinat kitabı’ndaki bilgileri okumuş, benimsemiş olanlar, dünya inkılabıyla sonuçlanacak önümüzdeki dönemde (2059’u izleyen yıllardan birine kadarki dönemde) meydana gelecek, insanların doğal âfetler olarak sayacakları tabiat olaylarının delâlet ettikleri mânâları daha ilk zamanlarda sezmekte güçlük çekmeyecekler ve kendilerini, gelecek “büyük gün”e rahatça, kalp huzuruyla ve hatta sevinçle hazırlayabilmenin imkânlarını elde etmiş olacaklardır. (280)

Devrenin kapanışı sırasındaki tabiî âfetler, buradan gitmesi kararlaştırılmış olanlar (birinci grup) için, ancak birer oyuncaktan ibaret kalan ölüm vasıtaları olacaktır. (293) Çünkü dünyada kopan bu kıyametin o liyakati kazanmış insanlardan alabileceği tek şey, zaten burada bırakmayı seve seve kabullenmiş oldukları kaba bedenleri olacaktır. (293) Buna da o insanlar çoktan razıdırlar. (293) Çünkü o insanların belki o anda bile sezmeye başlayacakları yüksek, mutlu âlemlerin mutluluk verici atmosferine bir an önce kavuşabilmeleri, bedenlerini terk edecekleri ölüm saniyesinin gelişine bağlıdır ve onlar idrak edebildikleri oranda, bu saniyenin bir an önce gelmesini bekleyeceklerdir. (293) Bu, bir mutluluk, sevinç ve kurtuluş anıdır. (293) Bu, Dünya Okulunun binlerce yıllık ıstıraplı bir mazisi olan, ağır şartlar altında geçirilmiş, zahmetli öğrenim devresinin (Son dünya devresi) tümüyle ve başarıyla tamamlanması anıdır. (293-294) İnkılap ve intikal devri (“İnkılap sırasında olacakların hazırlanmış olanlar için bir felaket niteliğinde olmayışı” bölümü). Bu an, başarılı, başarısız hayatların çeşitli korkuları, ıstırapları ve hatta azapları içinde bir sürü ümitsizlik ve inkisarla (düş kırıklığıyla) dolu şartlarının artık son bulduğu ve her şeyin en mutlu, en hızlı ve rahat yollardan yürüyerek nurlu, berrak ve kudretli sahalara intikal edeceği (geçeceği, dönüşeceği) bir andır. (294) Bu, tam mânâsıyla bir “kurtuluş anı”dır. (294)

İntikal anına, yüksek mekânlara henüz hazırlanamadan girecek olanlar, intikal devri kapandıktan sonra yine dünyada kalacaklar, gereken liyakati kazanıncaya kadar, az veya çok uzun bir süre boyunca eksik kalan taraflarını tamamlamak üzere, dünyanın yeni devresinde yaşayacaklardır: (256, 292)

• Dünya Okulu’ndan bu devrenin intikal devrinde mezun olamayanlar (ikinci grup) Dünya’nın yeni devresinin 60 bin yıl sonra gelecek inkılap günlerini beklemek ve o günlere hazırlanmak üzere sayısız ferdî, mâşerî sınavlar, mihnetler, mücadeleler, savaşlar, ölümler, cinayetler, hastalıklar, esaretler, hapishaneler, zindanlar, engizisyonlar, tımarhaneler, hastaneler, ıstıraplar, sıkıntılar, sefaletler, açlıklar, ağır hizmetler vs. içinde, kısacası dünya hayatının insan tekâmülünü hazırlayan ve her dünya devresi tarihi boyunca geçirilmekte (yaşanmakta) olan bütün inkişaf malzemeleri içinde yaşamaya tekrar devam edeceklerdir. (292)

Mezun olamayanlardan (ikinci gruptan) özel durumlu başarılılar

• Ancak bu mezun olamayanlar arasından, yani kendilerini yetiştiremedikleri için yeni dünya devresine kalmış olanlar arasından, inkişaflarında büyük bir hız alıp, vazife plânına hızla hazırlanabilmiş olanlar bulunursa, bunlar 5-10 ‘bedenlenme’den sonra, yani 8-10 yüzyıl süresinde yukarıdan kendilerine –liyakatlerine göre– verilecek ‘vazife’lerini yapabildikleri takdirde (vazife plânına geçebilmek için mutlaka bir vazifeyi ifa etmek şarttır) yeni devrenin inkılap zamanını (60 bin yıl sonrasını) beklemeden, geçmiş dünya inkılâbı sırasında yüksek plânlara giden diğer mutlu insanların bulunduğu yerlere ulaşmak üzere, Dünya Okulu’nu tamamen terk edip gidebileceklerdir. (292)

En başarılıların vazife plânına direkt geçişi

Maddi çıkarlarını sağlamak ve hatta bunu kendisine gaye edinmek durumundan uzaklaşıp işini gücünü canla başla, çevresindekilere hizmet kastıyla yapabilme kudretine erişmiş bir varlık, artık dünyanın üst sınır kademelerinden vazife sahalarına atlayabilecek olgunluğa gelmiştir. (208) O bu dereceye geldiğinde, vazife plânı tarafından kendisine “uygun” bir vazife verilir ve bu vazifeyi de tamamladıktan sonra doğrudan doğruya (sevgi plânında vazife hazırlı klarından geçmesine gerek kalmaksızın) vazife plânına geçer. (208)

Dünya devresi

Mu devresi

Son Dünya devresi

İnkılap ve intikal devri

Yeni Dünya devresi

Sınavlar

Kâinat ahengi (“Dünya’daki ahenk” bölümü)

Olaylar

Dünya idare Plânı

İnsanlık hayatı

İnsanlık safhası

İnsan-altı kademeleri